Advertisement

JP Morgan'ın takip etmiş olduğu endekslerden biri gelişen ülke kurlarından oluşan temsili bir sepetin oynaklığını ölçüyor. Bu endekse göre gelişien ülkelerin kurlarının ortalama oynaklığı 2011'den beri düşüyor. Kasım 2011'de Dolar /TL paritesinin de 1.92 seviyesine yükseldiği ö günlerde JP Morgan'ın bu endeksi ortalama % 20 civarında 3 aylık bir volatillite gösteriyor. O tarihten sonra ise bu endeks sürekli geriliyor ve Nisan 2013 tarihinde % 7'ye kadar geriliyor. Yani gekişen ülke kurları üzerindeki baskı azalıyor, hemen hepsi değer kazanmaya başlıyor ve 3 aylı vadeli opsyonlarda ileriye dönük oynaklık son derece azalıyor. Bu süreçte Türk Lirası ne yapmış ona da bir göz atalım:

                                                           Kasım 2011           Nisan 2013       Temmuz 2012  Ağustos 2013

JP Gelişen ülkeler oynaklık endeksi        % 20                   % 6.5                % 12                 % 9

USD/TRY 3 aylık oynaklık                         % 17                   % 5.5                % 14                 % 9

Tabloda da görüleceği üzere Türk Lirasın'daki oynaklık diğer EM kurları ile beraber ve JP Morgan'ın endeksine paralel bir şekilde önce hızla gerilemiş, Nisan 2013'den itibarende artmış. Belki bir ayrıntı olarak şunu ifade edebiliriz ; daha önce gelişmekte olan ülke kurlarında düşük volatilite ile anılan TL artık bu özelliğini kaybetmiş ve Brezilya Reali, Hint Rupisi ve Macar Forinti gibi yüksek oynaklıktaki EM kurları arasında yerini almış görünüyor. Bunun da anlamı şu; bundan sonra yabancı yatırımcı dolar satıp Türk Lirası almak istediğinde iki kere hata üç kere düşünmek durumunda.

Dövizin ateşi ne zaman söner?

Yukarıda yaptığımız küçük analiz sonunda yurt dışından gelecek fon akımlarının kısa vadede pek olasılık dahilinde olmadığını anlıyoruz. O zaman akla yurt içindeki döviz alım satımı yapacak bireysel ve kurumsal mevduat sahipleri geliyor. Bildiğiniz üzere Türkiye'de son zamanlara hızı yavaşlamış olsa da döviz mevduatı tutmak ciddi bir trend. Kurumsal yatırımcılar daha çok işleri gereği döviz mevduatı bulundururken bireysel yatırımcıların döviz mevduat tutkusu bilinen bir fenomendir.  Bireysel döviz mevduat tutanların kurun hareketine oldukça duyarlı oldukları ve kurdaki sert yükseliş yada düşüşleri alım ve satım fırsatı olarak kullandıkları da bir başka gerçek.

Grafikte görüleceği üzere son 1-2 ay içinde döviz mevduatlarında kurun hareketine bağlı olarak enteresan gelişmeler olmuş. Temmuz ayında Dolar/TL 1.85- 1.96 hareketini yaparken döviz mevduatlarında yaklaşık 4 milyar dolar azalım olmuş. Yani yurt içi yerleşikler döviz satmış. Daha sonra ise kur 1.92'ye gerilerken satılan dövizin fazlası, 5 milyar $ olarak yerine konmuş. Yani 1.92-93 bandından satılan dövizler tekrar dolar mevduat olarak geri gelmiş.

Burada iki tespit yapmak mümkün.

İlk tespit : Yurt içi yerleşikler Dolar/ TRL 2'lere yaklaşırken bu seviyenin kalıcı olmayacağını düşünerek döviz satması "kur 2 seviyesini aşar mı?" soru ve korkuları için güzel bir cevap. Demek ki genel ahali pek aşacağını düşünmüyor.

Diğer tespit ise 1.92'lerden döviz mevduatın yerine konulması ile ilgili. Vatandaş belki kurun 2 seviyesini aşmasını beklemiyor ama 1.90'ların altına da kısa vadede gideceğini düşünmüyor anlaşılan.

 

Sonuç,

Yurt dışından ilk paragrafta bahsettiğim sebepler dolayısı ile kısa vadede döviz girişini beklemek fazla iyimser olur. Yurt içinde ise cari açığın doğal bir sonucu olarak özellikle enerji şirketlerinin devam eden döviz talebi kuru zorluyor. Burada ciddi bir oyuncu olarak banka ve diğer finans kurumlarının yurt dışından getireceği döviz akla geliyor ama mevcut durumun bu gelişmeye çok izin vereceğini düşünmüyorum. Son olarak yurt içi yerleşiklerin döviz hesapları göze çarpıyor. O noktada yukarıda bahsettiğimiz üzere yukarı ani çıkışlarda bu mevduatların fren rolü görmesi mümkün ama  döviz yatırımcısı da her seferinde biraz daha yukarıdan bozdurmak isteyecektir.

Döviz cephesinde zor bir sonbahar bizi bekliyor sanırım. Dolayısı ile TCMB'nin adımları her zamankinden çok daha önemli olacaktır.