Advertisement

Fitch'in in arkasından Moody's den gelen açıklamaları iki gündür üst üstte konuşuyoruz. Bir şekilde dikkat etmemiz gerektiğini bize söylüyor açıklamalar. Bugünden yarına bir şey değil, ama özellikle siyasi risk primi artarsa, piyasa türbülansı artarsa bizde hem faizi arttırıp hem kurun artışını değer kaybını engellemeyip hem de ülke büyümesinin ciddi ciddi yarı yarı daraldığı bir ortamı görürsek demek ki her iki derecelendirme kuruluşunun da istemezsek de bir harekete geçmesi çok sürpriz olmayacaktır gibi görünüyüyor.

Bankacılık sektörünü dün yüzde 2.8 arttıran konu ise Merkez Bankası'nın kısmen beklenen munzama faiz artışı oldu. Bunu iyi okumak lazım. Çünkü Merkez Bankası diyor ki: İktisadi faaliyetler benim beklediğim gibi yavaş yavaş soğuyor. Ama diğer bazı göstergeler ki onlar krediler, iktisadi faaliyetlerden çok daha hızlı soğuyorlar. Dolayısıyla bunların dönüp tekrar faaliyetleri vurması ikinci çeyreği bulur. İkinci çeyrekte ekonomilerde hızlı bir daralma olabilir. O zaman bankalara tüketici kredileri konusunda 2010 yılından itibaren getirmiş olduğum munzamınıza karşıdaha fazla para vermeyeceğim çünkü çok fazla kredi veriyorsunuz, tadındaki yaptırımı geri vereyim.

Tamam şimdi bu bankacılık sektörü için iyi hoş ama bu Merkez Bankası'nın "Türkiye'nin bu sene büyüme konusundaki göstergenin yüzde 2'leri tuttururuz tutturamayız" tartışmasında net bir endişesi olduğunu bize gösteriyor. Bununla ilgili raporlar var. Diyor ki ROM ve ROK mekanizması dışında şu an 15 - 20 milyar TL munzam karşılık olarak tutuluyor. Eğer buna yüzde 5 civarında tekrar faiz ödenecek olursa -2010'da böyle bir faiz ödeniyormuş- yaklaşık 1 milyar TL'lik bir para arzı olacak. Bu parasal sıkılaştırma aykırı bir şey değil, yani 1 milyar TL ekstra piyasaya para veriliyor diye bir şey olmaz, büyük olanda algı bozulmaz. Ama bankaların karlılığında yüzde 4.5 oranında bir artış olur. Bu sene yüzde 10'un üzerinde bankacılık karının azalmasının beklendiği bir yerde yüzde 4.5'luk bir başka cepten para konmasının da bankalar için olumlu bir gelişme olduğunu düşünüyorum.


Bence bankacılık sektörü için çok önemsenmeyecek bir rakam değil. Sektörün yapmış olduğu uyarıların da Ankara'da yerini bulduğunu gösteriyor. Bankalar Birliği Başkanı Hüseyin Aydın, BloombergHT'ye vermiş olduğu röportajda da böyle bir istek olacağını söylemişti. Hatta komisyonlar konusunda da geri adım atılması gibi bazı istekler vardı. Sektörün veryansın ederek "Karlılığımız çok düşüyor, bizim karlılığımız düşer, bizi etkiler ama arkasından bu kredi ayağından bütün ülkeyi etkiler" açıklamaları bir yerlerde yankı bulmaya başlamış gibi görünüyor.


Dolasıyla Merkez Bankası'nın sıkı para politikası uygulayacağım diye yapmış oldugu yaptırımı geri verip vermemesi kendi insiyatifidir. Nette çok fazla tüketiciye bir yansıması olmaz ama diğer hamlelere dikkat etmek lazım. Bu konuda hangi sebep ile alındıysa o kararlar, ve standart olarak karşılaştığında o kararlar hala Avrupa'ya göreyüksekse bunu geri verilmesi konusunda dikkat etmemiz lazım.