Bloomberght
Bloomberg HT Görüş Cüneyt Başaran Yellen aslında bize ne dedi?

Yellen aslında bize ne dedi?

Giriş: 16 Temmuz 2014, Çarşamba 14:33
Güncelleme: 16 Temmuz 2014, Çarşamba 15:28

Amerikan Merkez Bankası (Fed) Başkanı Janet Yellen’ın konuşmasında önemli bir nokta var. Çok sık konuştuğumuz yatırım yapılabilir notunun altındaki şirket tahvilleri ve buraya yapılan yatırımlar, verilen krediler konusunda FED’in ilk kez bu kadar net uyarılar yaptığını gördük. Bunu ciddi bir uyarı olarak görmekle beraber bir kenara koyalım. Ama piyasa bundan dolayı hareketlenmiş değil. Piyasa dün görülen, özellikle gelişmekte olan ülke kurlarına gelen satış, dolar endeksi ve euro/dolardaki kayıplar bu sebepten dolayı değil. Yellen’ın faiz artırımının zamanına ilişkin sorulara ‘bununla ilgili sihirli bir formülüm’ yok demesi ve satır aralarında son gelen istihdam verilerinin tekrar etmesi halinde fazla beklemeyeceklerinin ve 2015’in 2. çeyreği itibariyle faiz artırabileceklerinin sinyallerini vermesi bu yönde bir algı oluşturdu. Piyasanın tam olarak ne beklediğini bilmiyorum. Yellen’ın ağzından bir şey duymaları mı gerekiyor, onu da anlamış değilim. Çünkü FED vadeli faizlerine baktığımızda bazen biraz artan bazen de düşen oranlar var ama 2015’in Haziran’ı veya Temmuz’u itibariyle faiz artışı fiyatlıyor. Yellen aslında bunu kabul etmiş oldu. Yellen istihdam verisi güçlü gelirse fazla vakit kaybetmeyeceklerini belirtiyor.

Piyasanın dün ‘huysuzlanmasının’ en büyük sebebi Yellen’ın, piyasayı uzun süre ayağa kaldıran tahvil alım programının ne zaman biteceğine ilişkin tartışmaları, Ekim açıklamasıyla bitirmesi ve verilerin iyi gelmesi halinde faiz artırımının da önümüzdeki sene gerçekleşeceğini belirtmesiydi. Yellen enflasyonla ilgili bir takım açıklamalarda bulunsa da piyasa faiz artırımının en ufak sinyalinden dahi rahatsız oluyor. Aslında bu fiyatlanmış vaziyette. Piyasanın geçen yıl Haziran-Temmuz-Ağustos’ta olduğu gibi bu sene de çalkantılı bir dönem geçirmek zorunda kalacağını tahmin ediyorum. Bunun nedeni de piyasanın önümüzdeki yıl gelecek olan faiz artırımını görmezden gelmesi. Bu ay ve arkasından gelebilecek olan 280-300.000’lik veriler Ağustos-Eylül gibi sert bir satış dalgasını beraberinde getirebilir.

Aynı zamanda 10 yıllık tahvil faizlerinin yüzde 2.50’lerden 2.80-90’lara gelmesi ve orada kalması, euro/doların 1.35’lerin altına kırması ve dolar endeksinin 82’nin üzerine çıkması gibi gelişmeler yaşanabilir. Piyasa ısrarla FED’in bu geçişi yavaş yapma gayretlerine karşın şu anki durumdan duyduğu memnuniyetten dolayı gelişmeleri görmezden gelmeye devam ediyor. Anlaşılan o ki, piyasa bu geçişi sert yapacak. Yatırımcının aklında alınan pozisyonlara karşılık 10 yıllık tahvil faizinin hala nasıl 2.50’lerde olduğuna, dolar endeksinin 80.30 olmasına ve euro/doların seviyesiyle ilgili şaşkınlık devam ediyor.

Bu nedenle de yatırımcı her Yellen konuşmasında yakında olabileceklerle ilgili yorumlara tırnaklarını çıkararak bakıyor. Şu an gördüğümüz bu gelişmelerin fiyatlaması. Beni de en çok şaşırtan konulardan biri tahminleri genelde isabetli olan Goldman Sachs’ın bu sıralar yaptığı öngörüler. Goldman Sachs yaklaşık 3 ay önce ABD ekonomisindeki büyümeyi yüzde 3’e revize edip, aşağı doğru riskler var demişti. Ayrıca işlerin sanıldığı kadar iyi gitmediğini belirterek tahvil faizini yukarı atmaya gerek olmadığını açıklamış ve tahvil faizini yüzde 3’e revize etmişti. Böylece bir anlamda büyümeyle ilgili karamsar bir tablo çizen Goldman Sachs, S&P Endeksi beklentisini 1.900’den 2.050’ye çektiğini açıkladı. 12 aylıkta da 2.070 tahmininde bulunuyor. Bu tahminler tabi çok tartışılıyor. Özellikle tahminlerinde genelde başarılı olan Goldman Sachs’ın büyümeyle uyumlu olmayan bu rakamları nasıl tahmin ettiği merak konusu oldu. Bu tahminlerin bize gösterdiği Goldman Sachs’ın artık bu konudaki ününü bir kenara bırakıp para kazanılması gerektiğini kabul ederek o doğrultuda tahminleri müşterileriyle paylaştığıdır.

-Finans sektöründeki kar rakamları

Bu kadar iyi kar rakamlarına rağmen finans sektöründeki hisselere kimsenin dokunduğu yok. Çünkü bu durumun sürekliliği noktasında herkesin kafasında soru işaretleri var. Goldman Sachs ve JPMorgan gerçekten parmak ısırtacak bilançolar açıklasalar da bu iki şirketin de en iyi olduğu trading konusunda kan kaybının devam ettiği görülüyor. Genel olarak ABD’de açıklanan bilançoların beklenenden iyi geldiği, finans hisselerinin beklenenden çok daha iyi geldiği ama buna rağmen ‘al’ çağrılarının finans hisselerine değil de başka yönlere gittiği görünüyor. Birçok yatırımcının şu anda yaptığı hesap şu; S&P 2015 beklentilerine göre 16.5’lik bir fiyat/kazanç oranıyla acaba ortalamanın üzerinde fiyatlanmasına rağmen hala yeri var mı? Birçok insan 1928’e kadar bakıldığında ortalamanın yüzde 25-30’una baktığını söylüyor. Bir takım insan da o kadar geri gitmeye gerek olmadığını bu rakamların son 10 yılda görüldüğünü belirtiyor. Yellen dahi bazı balonlardan bahsetmesine rağmen hisse senetlerini bunun dışında tutuyor.

ABD piyasaları genel olarak bu açıklamalardan çok hoşlanmadı. Özellikle euro/doların 1.3558’lik oranı da ilginç. Bu seviye aşağı doğru kırılacak olursa bu sefer 1.35’lerin kırılma ihtimali var.

-Çin büyüme rakamları

Çin’in büyümesi yüzde 7.5’e oturmuş gibi gözüküyor. Yüzde 7.5’in altına ineceği ve aşağı yönlü yeni bir trendin başlayacağı yönünde endişeler vardı. Bir önceki çeyrekteki yüzde 7.4’ün ardından bu çeyrekte yüzde 7.5 geldi. Daha önce gördüğümüz yüzde 11’ler 14’ler artık tarihte kaldı. Böyle rakamlar artık beklenmiyor Çin’den. Çin’in amacı yüzde 7.5’in altına inmeden 7.5-8 bandında devam etmek gibi gözüküyor. Çin yüzde 7.5’i altyapı yatırımlarına hız vererek ve daha önce dizginlenilmesi için Çin yönetiminin çok uğraştığı kredileri hızlandırarak başardı. Böylece merkezi hükümetten eyaletlere "harcama yapın" uyarısı geldi. Çin bankaları sağlam kredi vermeye başladı ve bunların sonucunda para arzı arttı. Ancak bu büyüme rakamları da çok sürdürülebilir değil. Çünkü Çin’de konut balonuyla ilgili endişeler ve gıda fiyatlarına bağlı olarak hemen yükselebilecek bir enflasyon var. Bu büyüme rakamları piyasayı çok etkilemedi. Düşük gelseydi olumsuz etkileyebilirdi. İleriye dönük olarak soru işaretlerini gidermeyen ama bir nebze nefes almaya yarayan bir veri geldi.

-Merkez Bankası’nın faiz kararı piyasayı nasıl etkiler?

Herhangi bir faiz indirimi durumunda piyasanın çok hassas olduğunu görebiliyoruz. Faiz indirimi piyasadaki birçok oyuncunun çok aklına yatmasa da, 25-50 baz puanlık bir indirimi fiyatlamaya çok da karşı değiller. Alt koridorda da bir indirim olabilir. Merkez Bankası’nın daha önce aldığı dersler, üst koridora dokunma ihtimalini azaltıyor. Çünkü Merkez Bankası üst koridora dokunmayarak, piyasayla aynı fikirde olduğunu ve herhangi bir sıkıntıda faizi tek hamlesiyle yüzde 12’lere çekebilecek manevra kabiliyetine sahip olduğunu göstermek isteyecektir. Bu yüzden değişiklik olmayacağına inanıyorum. Olursa da bu hem kurda hem borsada negatif fiyatlanacaktır.