Advertisement

Gazze ve Ukrayna tansiyonu. Her ne kadar piyasalar için önemli olsa da şu an için fiyatlamayı durdurdukları iki konu. Rusya - ABD diplomasisi ve Malezya uçağına diar gelişmeler şu an için piyasaların daha çok dikkatini çekiyor.

Malezya uçağının düşürülmesi hafta sonundaki gelişmeler ile piyasalar tarafından yakından takip edilidi. Özellikle İngiltere Başbakanı James Cameron'ın ve Hollanda Başbakanı'nı Mark Rutte'nin konuyla ilgili açıklamaları sert oldu. Rusya'ya "Bu tutumunu gözden geçir, Ukrayna'daki ayrılıkçıların yanında olduğun sürece seninle iş yapmamız çok zor, aynı masanın etrafına oturmamız çok zor" mesajı verildi. G8'den dışlanan Rusya'ya G-20'den de dışlanma tehlikesi bekliyor.

-Putin'in ne kadar umrunda?

Rusya Devlet Başkanı Vladmir Putin'in açıklamaları ise "Benim yapabileceğim çok da bir şey yok." minvalinde şekilleniyor.

ABD ve AB ise Rusya'yı gerek enerji gerekse finans sekötründe köşeye sıkıştırmak için geçtiğimiz hafta yeni yaptırımlar açıkladılar. Uluslararası basında da yeni yaptırımların yolda olduğuna dair kulis haberlerine rastlıyoruz. Aynı zamanda, Avrupa Birliği'nin içerisindeki pro-Rusya denilen, Rusya yanlısı denilen yada Rusya'ya yakın denilen İtalya, Avusturya, Romanya, Bulgaristan gibi ülkelerin bundan sonra zorlanabileceğinden Avrupa Birliği'nden Rusya'ya "Öyle değil de şöyle yapalım" denilmesinin zor olacağından bahsediliyor.

Ve bu hafta içerisinde, çok büyük ihtimalle, hem ABD'nin uyguladığı yaptırımlara Avrupa'nın katılması hem de bunun şiddetinin bir derece arttırılması söz konusu. Çünkü Pazar akşamı itibariyle Amerika'dan gelen açıklamalar atılan füzenin Ukrayna sınırları içerisinde atıldığı ve bu tür füzenin de normal şartlar altında herhangi bir ayrılıkçı grubunun elinde olmasının mümkün olmadığı yönünde. Ancak çok organize, çok disiplinli ya da bu konuda teknolojisinin yüksek bir ülke ya da ordu tarafından verilmiş olması gerektiğinden bahsediliyor.

Dolayısıyla en azından Batı medyasındaki oklar Putin'i gösteriyor. Putin her ne kadar bu konuda "sorumluluk benim değil" dese de...

Konunun bu noktasını tahlil edebilecek durumda değiliz, bir karar verebilecek durumda değiliz ama piyasa açısından bu haftanın pinpon topu misali Moskova - Washington arasında mekik dokuyacağı aşikar.

 

- Gazze de burada aslında

Son açıklamalara göre İsrail'in Gazze'ye düzenlediği operasyonlarda 400'den fazla kişi hayatını kaybetti. Bu kayıpların 60'ı pazar günü verildi. İsrail'den ise 13 askerin hayatını kaybettiğini gördük. Bunca can kaybına rağmen ise piyasanın odaklandığı dinamikler farklı. Söz konusu bölge içinde bir petrol sahasının bulunmamasından ya da "Biz daha evvel gördük bunu, bir süre sonra masanın etrafına otururlar ve ateşkes antlaşması imzalar" diye bakılmasında ya da belki de - acı ama gerçek - kanıksanıldığından dolayı piyasa çok da tepki vermiyor. 

-Bu hafta bizi neler bekliyor?

Jeopolitik riskler bu hafta listenin en başında. Yukarıda saydıklarımıza ek olarak bir de IŞİD var. IŞİD'in özellikle Türkiye sınırındaki bazı bölgelere yapmış olduğu saldırılar, arkasından Kuzey Irak yönetimiyle sıcak çatışma ihtimali ve kendine yer açma çalışmaları.

Euro/ Dolar paritesi 1,36'nın altına indi, 1,3540'lara geriledi. Buradaki kritik seviye 1,35. 1,35'in altına indikten sonra 1,34.70 gibi bir seviye var test etmesi gereken. Bunu kırıp bir kenara koyacak mı? Kırdığı takdirde altı bomboş görünüyor. 1.32'lere kadar hızlı aşağı iner mi?

Banco Espirito Santo gerginliğini çok hızla üzerinden atan bir piyasa görüntüsü var. Bu bardağın dolu tarafı. Ama bardağın boş tarafında çok küçük bir Portekiz bankasının bile piyasayı çok ciddi sarsabildiğini bir kere daha gördük.

Fed Başkanı Jannet Yellen'ın hafta boyunca yapmış olduğu tüm açıklamalarda öne çıkan iki unsur var: Genel olarak hisse senetlerinde risk yok ama biyoteknoloji ve sosyal medya.

Genel olarak bir varlık balonundan bahsetmek pek mümkün değil ama eğer bir balondan bahsedicek olursak yüksek getiri denilen 3B notunun altında, yatırım yapılabilir ülke notunun altındaki tahvillerin çok düşük faizden borçlanması söz konusu.

Yüksek getirili tahvillere yılbaşından bu yana 65 milyar dolarlık bir giriş var ve bu tür tahvillere olan giriş son 1 haftada tersine dönmüş. Yani arka arkaya 3 ay boyunca hiç ara vermeden giren paradan son haftada 2,5 milyar dolarlık bir çıkış belki devede kulak gibi görünebilir ama haftalık bazda bakıldığında 2013'ün Ağustos ayından beri çöp bono denilen yüksek getirili, yellen'ın da işaret etmiş olduğu tahvillerden çıkış var.

Bundan sonra takip etmemiz gereken konulardan biri: Çöp bonolar ne durumda?

Diğeri de Avrupa'da bankacılık sektörü başta olmak üzere hisse senetlerinin performansı.