Advertisement

Kuzey komuşumuz Rusya'nın başı fena halde dertte. 4-5 ay kadar önce bir çok kişinin "Terayağından kıl çeker gibi" diye övdüğü bir operasyonla Kırım'ın Ukrayna'dan ayrılıp Rusya'ya ilhak etmesini sağlayan Putin, bu sefer "baltayı taşa vurmuş" gibi görünüyor.

Bilindiği üzere Putin Rusya'sının Ukrayna üzerinde özellikle Rus kökenlilerin yaşağıdğı doğu eyaletlerinde ciddi bir etkinliği var. Başta Donetsk olmak üzere birçok doğu Ukrayna vilayetinde Rusya yanlısı ve merkezi hükümetin "ayrılıkçı" olarak nitelendirdiği grupların Rus Hükümeti ile arası hayet iyi. Hatta Ukrayna üzerinde seyir halindeyken düşürülen Malezya uçağının bu ayrılıkçı gruplar tarafından ve ABD istihbaratına göre Rusya tarafından temin edilen yüksek teknolojili füzelerle vurulduğu iddia ediliyor. Bu iddiayı kabul etmese de Putin yönetiminin de Ukrayna'daki ayrılıkçı gruplara yakın olmamak gibi bir derdi de yok zaten. Hatta Putin'in Ukrayna'nın Dış Politikadaki seçimlerine de (Nato, AB gibi) doğrtudan müdahil olduğunu görüyoruz.

Kısaca Putin şimdiye kadar Ukrayna'yı bir nevi "arka bahçesi" gibi gördü.

-İşin Rengi Değişiyor

Önceleri Rusya'nın Ukrayna konusundaki tavrı daha çok ABD'yi rahatsız eder gibi görünüyordu. Obama'nın Kırım konusunda yaptığı sert açıklamalar ve Putin'in yakın çevresine uygulamaya başladığı ambargoları AB uzun süre izlemekle yetindi. Hatta AB içinde başta İtalya ve Fransa olmak üzere bir çok ülke "ABD'nin Rusya ile sorunu olabilir. Bizim ciddi ticari ilişkilerimiz var. Bozamayız" havasındaydı.

Ancak içinde çok sayıda AB vatandaşının bulunduğu Malezya Havayollarına ait sivil bir uçağın Ukrayna üzerinde düşürülmesi Rusya açısında olayın kabusa dönüşün ilk adımı oldu.

Malezya uçağını düşürenlerin Ukrayna'daki ayrılıkçılar olduğunun ortaya çıkması ve Rusya'nın bu konuda "Hiçbir pozitif " adım atmaması AB'de de bütün çatlak seslerin kapanmasına yol açtı.

 

-Rus Bankaları, enerji şirketleri yaptırım kıskacında

ABD'nin yaptırımları Rusya için önemli  ancak üstesinden gelinebilecek kıvamdaydı. Toplamda 40 milyar $'lık ticaret hacminin bulunduğu ABD ile yaptırımlar enerji, silah ve teknoloji bazlı kaldığı sürece Rusya için hayat sürdürülebilir gözüküyordu. Putin'in etrafındaki bir çok oligark ABD'nin yaptırım listesine girmiş olsa da onlar için daha önemli olan Londra yada Paris'in kara listesine girmemekti.

Ancak uçak düşürülmesi ardından AB beklenenden sert bir tavırla Rusya'nın en büyük 2 bankası Sberbank ve VTB'de dahil olmak üzere Rus Bankacılık sektörüne, Enerji projelerine ve silah sektörüne çok geniş bir yaptırım listesi açıkladı.

İşin Rusya için iyi tarafı bu yaptırımlar bu şirketlerin AB'deki iştiraklerini kapsamıyor. Ayrıca ne SberBank'ın ne de VTB'nin alacakları kamu desteği ile aşamayacakları bir döviz cinsi borç durumu var.

-Bu yaptırım kararını iyi okumak lazım

Yaptırımlar devam ettiği sürece Rus şirketlerinin Londra Borsası'nda kote olması, Hollanda vergi cennetlerinden fon sağlaması yada  Paris'e savunma ihalelerin vermesi mümkün olmayacak. Ayrıca Avusturyalı Ernste Bank yada Raffezien Bank'ın da orta ölçekli Rus Kobi'leri için tahvil ihraç etmesi söz konusu değil.
Kısaca Rus Sermaye Piyasasının Avrupa'ya erişimi kapanacak!

-Peki Rusya buna nasıl karşılık verir?

İlk tepki Polonya, Yunanistan gibi ülkelerden yaş sebze meyve ithalatını kesmek oldu. Ancak daha esaslı tepki enerji ihtiyacının 1/3'nü Rusya'dan sağlayan AB'nin " gaz vanalarını kapatmak olur.

-Gazı kesmek mümkün mü?

Teoride Putin'in Gazprom CEO'suna bir telefonu kadar kolay bir olasılık. Ancak Rusya'nın gelirlerinin %55'i gaz ve petrol satışından geldiği ve bunun da büyük oranda AB'ye yapılan ihracatla olduğu düşünülürse o " telefon" yerinden kalkar mı ? Emin değilim!

-Sonuç?

İşler çetrefilleşiyor. Oyunun kuralları zorlanıyor. Umarım oyuncular kuralları yeniden koymaya ve "kaba kuvvet" uygulamaya kalkmazlar.