Advertisement

Rusya - Ukrayna ateşkesi haberi duyulur duyulmaz piyasalarda bir rahatlama görüldü. Fakat ABD Başkanı Barack Obama'nın Estonya’nın başkenti Talin’de yaptığı "Rusya, saldırgan tavrının bedelini ödeyecek" açıklaması pek bir muhafazakar.

Ortadaki durumun herkes farkında ve aynı soru akıllarda yankılanıyor: Kırım'ı Ukrayna'nın bağrından her şeyi göze alarak söküp alan Putin'in tam da NATO Zirvesi'nin gündeme yerleştiği gün "Tamam, tamam.. Ateşkes" açıklaması ne kadar samimi?

Batı'nın bu konuda tavrı net. 

Şimdi dünden beri yapılan açıklamaları üst üste koyalım:

1. Fransa savaş gemilerini Rusya’ya vermiyor.

2. Almanya en son 1990’larda Bosna’da asker göndermişti. Yirmi yıl sonra 4 bin kişilik güce 150 tane de olsa askeri katılım sağlıyor. Hem de Merkel'in "askeri çözüme karşıyım" söylemine rağmen.

3 - İngiltere de kamouyunun ikiye bölünmesine rağmen, "Tony Blair bizi Irak’ta işimiz olmayan bir savaşa sokmuştu, şimdi Cameron da aynı yolda mı?" söylemlerine rağmen NATO için birlik hazırlıyor.

Galler’de başlayan ve yarın bitecek olan toplantıya Obama'nın şu sözleri damga vuruyor: “NATO gerçekten bir birlik mi, gerçek testini bugün verecek!”

NATO’nun gözüyle söylüyorum; Rakip ne Afganistan, ne Libya ne Irak. Bu sefer karşısında durulması gereken, bir karar alınması gereken güç Rusya. NATO'nun, kendi ülkesi olmayan Ukrayna’nın savunma hattında nerede yer alacağına karar vermesi.

Evet Ukrayna bir NATO ülkesi değil ama Batı'yı arkasına almış durumda. Örneğin dün Estonya’da yapılan açıklamanın yeri önemli. Obama, neden Estonya'daydı?

Avrupa Birliği sınırlarının oradan geçtiğini ve Obama da Amerika’nın da Batıyı korumak açısından buraya kadar gelebileceğini göstermiş oldu. Ayrıca bir önemli nokta daha, özellikle yine Amerikan basınında çok yer alıyor bu konu. Şu anda deniliyor ki Obama’nın üç yumuşak karnı var:

1 - IŞİD ki bir El Kaide değil, ABD üzerine gitmek istese çözümü çok da uzun sürmez. Fakat bunun sadece hava gücüyle olması zor. Kara harekatı şart. Bu noktada acaba Amerikan toplumunu ikna edebilir mi?

2 -  Çin ile ilgili sıkıntı devam ediyor. En son bundan altı yedi ay evvel Çin ile Japonya arasındaki sıkıntılı bölge üzerine B-52 bombardıman uçakları uçurularak Çin’e mesaj verilmişti. Amerika’ya güvenerek iş yapan Japonya ve diğer ülkelere güvende olduklarını hissettirmesi gerekli.

3 - Çok hızlı yükselen, çok hızlı çıkan ve belki de aslında Amerika’daki stratejistlerin belki de hazırlıksız yakalandığı Putin’in önderliğindeki milliyetçi, yayılmacı bir politikaya karşı Batı’nın sınırlarının korunması.

Şimdi bu üçü konuda da Obama’nın önümüzdeki 3 yıl boyunca, 2017’ye kadar, seçim dönemi bitene kadar ne yapacağını kendi kamuoyuna ve dışarıya anlatması gerekiyor. 

Gün her ne kadar Draghi günü gibi görünse de Galler’den gelecek her açıklamaya da çok dikkat etmemiz lazım. Çünkü konu bundan dört ay evvel “işte Kırım’ı aldılar ama bundan sonra bir şey yapmazlar”, ya da bundan üç ay evvel "Ukrayna için koskoca iki büyük güç Amerika ve Rusya sıcak temasa girecek değil ya" noktasından, Ukrayna’nın doğu sınırında Ruslar, Batı sınırında NATO’nun artık konuşlandığı bir noktaya gelmiş vaziyette.