Büyük Britanya tarihi oylamada hiç tahmin edilmeyen bir sonuça imza attı ve referandumdan "AB'den çıkalım" çıktı. Bu sonuç o kadar beklenmiyordu ki, piyasalarda fiyatlaması da o kadar sert oluyor. Referandum sonrası İngiliz Sterlini'nde ABD Doları'na karşı son 30 yılın en düşük fiyatı, paritede ise 1.33 görüldü. Güvenli limanlar; altın ve gümüş de yüzde 6-7 yükelişler yaşandı. Tahvil piyasasında ise ABD 10 yıllık tahvil faizleri 1.50'leri görerek  son 4 yılın en düşük seviyesine gerilerken , 10 yıllık Alman tahvil faizleri de eksi faize geçti. 

Bundan sonra ne olacak?

Kimsenin bilemediği yer burası. Merkez Bankaları, IMF, Bankalar herkes ciddi uyarılarda bulunuyor. Panik yapılmaması konusunda telkinler veriliyor ve piyasaya likidite temin edilmeye çalışılıyor. Ancak bunların ne kadar yeterli olacağı bir muamma.

Siyasi risk büyük..

Kararın İngiltere'de yaratacı siyasi kırılma ve politik belirsizliğin tahmin edilenden büyük olacağı, hemen referandum arkasından ortaya çıkan tablodan kolayca okunuyor. Başbakan Cameron "Benden bu kadar. Kim dağıttı ise , o toplasın" anlamına gelen "istifa" çıkışı sonrası , iktidardaki Muhafazakar Parti'de sular hızla kaynamaya başladı.  Muhafazakar Parti'de yeni genel başkanlığa en yakın aday durumunda olan ve " Çıkalım" kampının en ateşli savuncularından Boris Johnson referandum sonrası ağır eleştiri altında. Anlaşılan o ki, Boris Johson'ın referandumdan çıkacak olan "ayrılalım" sonucuna karşı pek bir hazırlığı yokmuş.  Özellikle İskoçya ve K. İrlanda'dan gelen" AB yoksa biz de yokuz. Bağımzılık için yeniden referanduma gidelim" çağrıları Johson'un başını ağrıtıyor. Referandumdan zafer kazanmış edası ile çıkan Boris Johson şimdi " Karar çıktı ama bunu hemen uygulamaya gerek yok" diyor. Diğer yandan İşci Parti'sinde de büyük bir deprem yaşanmakta. Partinin Brexit'de " Kalalım" cephesinde yeterince ağırlığını koyamamış olması ve Jeremy Corbyn'in liderliğinin sorgulanması, parti içindeki gölge kabineden 11 ismin istifa etmesine neden oldu. 

Brexit sonrası Avrupa tarafı da karıştı. Boris Johson'un "50. maddeyi hemen uygulamaya koymayalım" çağrısı, AB'de özellikle Fransa, İtalya ve İspanya gibi ülkelerin yoğun eleştirisine maruz kalıyorlar. Bu üç ülke biran önce İngiltere'nin çıkış sürecinin başlatılmasını isterken Almanya biraz daha zamana yayma peşinde. Görüldüğü üzere Brexit sonrası hem İngiltere'de hem de AB tarafında çok büyük sarsıntılara gebe siyasi gelişmelere yaşanıyor. Bu gelişmelerin akabinde AB Projesinin geleceğinden, yeni oluşabilecek olan küçük birlikteliklere kadar çok fazla şey tartışıyor olabiliriz.

Türkiye nasıl etkilenir ?

İngiltere bizim için önemli bir pazar. Yıllık ihracatımızın yüzde 8'ini yaptığımız bir pazar.  İngiltere'nin AB'den çıkması durumunda bu pazara AB gümrük Birliği çerçevesinde mal satan ; otomotiv, tekstil, hazır giyim gibi sektörlede yeniden ciddi tcaret anlaşmaları yapmak durumunda kalacaklar. Bu anlaşmaların ne kadar hızlı ve ne kadar uygulamada uyumlu olacağı soru işareti. Bunun yanında İngiltere gibi son derece rekabetçi bir pazara düşük kar marjları ile mal satan bu şirketlerin, Brexit sonrası yüzde 10 devalüe olan ve son 30 yılın en düşük seviyesine gerileyen İngiliz Sterlin'i ile bu pazarda tutunabilmeleri de kolay olmayacaktır. Bir başka açı da turizm sektörü. Bu sene Türkiye için turizm zaten "kayıp" yılını yaşıyor. Ancak geçen sene rakamlarına baktığımızda 31 milyar dolarlık turizm gelirleri bulunan Türkiye'nin gelen yabancı misafirlerin ülke sıralamasına bakıldığında 3. sırada İngilizleri görüyoruz. Kendilerini ABD Doları ve EURO bazında ciddi fakirleşmiş hissedecek olan İngilizlerin tatil tercihleri de değişecektir.

Ekonomik etkileri dışında BREXİT'in Türkiye'ye siyasi etkileri de olacaktır. AB ile müzakarelerde belli bir yere gelip tıkanan Türkiye'nin, İngiltere'siz yürümek zorunda kalabilecek olan AB'nin daha "yakından" ilgilenmek durumunda kalacağı aşikar. Özellikle göçmen geri alım anlaşması ile AB ile kritik bir döneme giren Türkiye , İngiltere'nin ayrılmasını yol açan mülteci akınının durdurulmasında çok önemli bir yer tutuyor. AB'nin bir başka yok kazasına tahammülü olmadığını düşünülürse AB- Türkiye ilişkilerinin hızlanması beklenebilir. Ancak diğer yandan, Brexit sonrası AB içinde iyiden kendini gösterecek olan ve milliyetçi akımların ve anti AB partilerin yükselişi de Türkiye'nin AB ile yapacağı görüşmelerin hızını kesecektir. Bu sebeple Brexit sonrası AB yolculuğunda ipler bizde değil. Avantajlarımız var ancak bunları "kullanıp, kullanamayacağımız " zaman içinde ortaya çıkacak.

SONUÇ..

Brexit son tahlilde tamiri pek mümkün olmayan yararlar açtı. İşin ekonomik yönünü düşünmek ve hesap kitap yapmak zor. Ancak konu ekonomik olmaktan çok daha büyük. Siyasi sonuçları Türkiye dahil bir çok bölge ülkesinin mevcut planlarını alt üst edebilecek kadar önemli. İngilizler" mülteci istilası ve çok başlılık" konularını bahane ederek Brexit'i onayladı ve bir anlamda "Pandora'nın kutusunu açtı." Kutu bir kez açıldı mı, içinden ne çıkar? Bilemeyiz..

 

Advertisement