Advertisement

 

Bank of America  Merril  Lynch (BOFA) yakın zamanda yatırımcılar ile bir anket yapmış. Dünyanın farklı yerlerinden  yaklaşık 440 milyar dolarlık fon yöneten 171 küresel yatırımcı bu ankete cevap vermiş.  Ankette bir çok soru var ve hepsinin de farklı anlamları var. Ancak benim dikkatimi en fazla çeken 2 soru ve buna verilen cevaplar oldu.

Nakit kraldır!

Yabancıların “ cash is king” dedikleri tabir.  Aslında mevcut durum hiç nakitte kalmayı yüreklendirmiyor. Dünyada 12 trilyon dolardan fazla tahvilin negatif faizde olduğu, Avrupa’nın, Japonya’nın eksi faiz ödediği bir ortamda  “nakitte kalın demek” çok akıl karı bir iş değil. Ancak BOFA’nın bu anketinde gördük ki, fon yöneticileri eylül 2016’da portföylerinde yüzde 5.5 seviyesinde tuttukları nakit oranını ekim ayında yüzde 5.8’e çıkarmışlar. Diyebilirsiniz ki “ Ne var bunda?”  Oran kulağınıza düşük gelebilir ancak bir de şu ayrıntıyı kulak verin “  Fon yöneticilerin yüzde 5.8 lik nakit tercihi son 15 yılın en yüksek oranı”  Bu orana bir kez temmuz ayındaki Brexit oylaması sırasında çıkılmış. Daha önceye gittiğimizde ise fon yöneticilerinin  bu orandaki nakitte2001 yılındaki  ABD’deki  11 Eylül terör saldırısında tercih ettiklerini görüyoruz.

Tahvil piyasası herkesi  korkutuyor

BOFA anketinde gözüme çarpan ikinci konu ise fon yöneticilerini en fazla endişelendiren konuların sorulduğu kısım. Eylül ayında bu soru sorulduğunda ilk 3 şöyle çıkmış “ AB’nin dağılma riski, ABD’de Trump’ın seçilme riski, Çin’de hızlı devalüasyon” . Bu soru ekim ayında bir kez daha sorulduğunda  ilk 3’e ikince sıradan giren ve bir ay önce olmayan bir madde eklenmiş “ Tahvil piyasasında faizlerin hızlı artışı ile yaşanabilecek bir çöküş”  Fon yöneticileri ekim ayında küresel tahvil faizlerinde yaşanan yükselişten çok etkilenmiş ve korkmuş durumda. Bunun artarak gitmesi halinde ciddi bir yıkıma yol açacağından endişe ediyor. Sanırım bu endişe de “ nakitte dönülmesi” durumunu tetikliyor

FED’in faiz artırımlarının artık sürpriz karşılanmadığı ve küresel faizlerde yavaş ve uzun sürecek bir normalleşme sürecinin başladığı bir dönemde fon yöneticileri  ürkmüş görünüyor. Negatif faizler ya da son 80-90 yılın en düşük faizlerinden portföylere konulan tahvillerin faizlerinde yaşanabilecek artışlar herkesi endişelendiriyor. Bir çok fon yöneticisi “faizler hiçbir zaman artmayacak” gibi bir ruh haliyle portföylerini yönettikleri için şimdi endişe ediyor olmaları normal. Ancak sıkıntılı olan konu şu ki, bu endişe paniğe döner ve  “ ben herkes önce satayım” şeklinde kar topu etkisi yaratacak bir konuma gelirse o zaman hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkeler için sorun olur. Böyle bir algının oluşuma başta FED izin vermez. Ancak unutmayalım ki dünya finans  tarihinde bu şekilde panikle gerçekleşmiş onlarca  vaka bulunmakta.