Advertisement

Korkulan oldu ve sadece 1 hafta önce 85 dolar seviyesinde olan WTI petrolü 102 dolara, Brent petrol 118 dolara fırladı. Körfez Krizi’nden sonra petrol fiyatları üzerinde yaşanan en büyük oynaklık ve endişe kaynağı olan Kuzey Afrika ve Arap Yarımadası'ndaki (MENA) ayaklanmalar piyasaları derinden etkiliyor.

Aslında burada endişe kaynağı sadece petrol üretimine vurulabilecek olan darbe değil. Tunus, Mısır ve Libya'nın toplam petrol üretimi içindeki payı tek başına Suudi Arabistan’ın üretiminin yarısı kadar. Peki o zaman fiyatlanan ne?

Fiyatlanmaya başlanan, MENA bölgesinde yaşanan kriz ortamının bölgede kartların tekrar dağıtılmasından ve kalıcı etkiler bırakmasından duyulan endişe. Daha önce Batı / Kapitalist ülkeler ile büyük oranda iyi ilişkileri bulunan ve genellikle sünni iktidarların yönetimde bulunduğu ülkeler tek tek devriliyorlar. Bölgede daha önce Batı ile uyum içinde olmadığı bilinen İran gibi ülkelerin ya da aşırı dinci unsurların öne çıkmasından endişe ediliyor. Bu anlamda krizin Bahreyn ve Suudi Arabistan’a sıçrama ihtimali olduğu sürece piyasalarda gerginliğin süreceğini öngörebiliriz.

Peki Türkiye bu krizden özellikle de artan petrol fiyatlarında nasıl etkilenecek? İşin politik ve stratejik yanını bir kenara koyduğumuzda sadece petrol fiyatlarında  ön görülen 85 dolarlık hedefin üzerine çıkılmış olması bile cari açık ve enflasyon rakamlarında ciddi bozulmalara yol açabilir.

Grafikte de görüleceği gibi Türkiye'nin büyüme hızı ile paralel giden bir cari açık rakamı var. Bu rakamın büyümesi ya da küçülmesinin bir ayağı büyüme hızı ise diğer ayağı da enerji ithalatımız. Dolayısıyla petrol fiyatları dolaylı olarak cari açığı etkiliyor. Yıllık 50 milyar dolarlık cari açık rakamımızın 20 milyar dolarının sadece enerji ithalatından geldiği düşünülürse, 2011 için hedeflenen petrol fiyatında 15 dolarlık artış, Türk ekonomisinde ciddi hasarlara yol açabilir.