Erdem Başçı başkanlığında toplanan ilk Merkez Bankası faiz kararını dün açıkladı. Banka, piyasadaki beklentilerin aksine TL ve yabancı parada zorunlu karşılıkları 100'er baz arttırdı. TL'de bir önceki ay zorunlu karşılıkları 300 baz puan arttıran TCMB'nin daha bu aldığı önlemin etkisini göremeden yeni bir 100 baz puan daha artırım yapması piyasanın geneli için sürpriz olarak karşılandı.
 
2010 Ekim ayından bugüne kadar bankaların zorunlu karşılık oranları TL'de toplam 900 baz puan yani % 9 artırıldı. Sebep? Bankaların maliyetlerini kredi fiyatlarına yansıtması ve bunun da tüketicinin kredi talebine karşı olan isteğini azaltacağı beklentisi. TCMB, cari açık konusunda bir numaralı sorumlu ilan ettiği bankaların kredi imkanlarının azalmasını istiyor. Haftalık takip edilen bankaların kredi portföyündeki artış hızı Nisan başı itibariyle % 34. TCMB ise daha önce bu seviyenin % 25'e inmesini istemişti. Yılın üçte biri geçti, burada ciddi bir soğuma görülmüyor. Merkez Bankası da bunu gördükçe bankaların üzerine daha fazla gidiyor. Bu oyun tehlikeli bir yere doğru gidiyor. Umarım hem Merkez Bankası sadece bankaların maliyetlerini artırarak cari açık konusunda işlerin yoluna gireceği konusundaki tezini gözden geçirir, hem de bankalar mesajı alır ve sağından solundan dolanmadan kredi portföylerini küçültür.
 
Diğer yandan yabancı para cinsinden (DTH) tutulan zorunlu karşılık oranlarının da artırılması önlemler serisinde ikinci tura geçildiğini gösteriyor. IMF'nin yakın zamanda açıkladığı raporda ülkelerin enflasyon ve sıcak para girişine karşı aldığı önlemleri sıraladığı bölümde, alınacak ilk tur tedbirlerin arkasından ikinci bölümde yabancı para cinsinden tutulan karşılıkların oranlarının artırılması yer alıyor. Bu anlamda Türkiye de resmi olarak (IMF kriterlerine göre) önlem paketinde 2. tura geçmiş bulunuyor diyebiliriz. Merak edenler için hatırlatayım, 3. turda ise faiz artışları ve para girişine uygulanan vergiler var.
 
PPK tutanaklarından çıkan en çarpıcı notlardan biri de, Merkez Bankası'nın başlıkta da söylediğim gibi, kısa vadede enflasyonun artabileceği, yıl sonu enflasyon hedefi olan % 5,5'un üzerine çıkılabileceği noktasıydı. Petrol fiyatları üzerinde de fikir beyan eden Merkez Bankası, fiyatların daha da yukarı gidebileceğini, ancak petrol fiyatlarındaki artışa ilk etapta tepki vermeyeceklerini ifade etti. Artan petrol fiyatları ileriki dönemde ekmekten yumurtaya, maaşlardan kiralara kadar etkili olmaya başladığında faiz arttıracağını belirterek piyasalara bir anlamda 'faiz artışları 3. ve 4. çeyrekte' mesajını verdi. Mesajı alan piyasa oyuncuları da uzun süredir kırılamayan % 8,5 seviyesini özellikle yabancı oyuncuların devreye gimesiyle aşağıya dogru kırılmasını sağladı.
 
Şimdi soru; petrol 120 - 130 doları gördüğünde 'sırf petrol fiyatı arttı diye faiz artırmam' diyen Merkez Bankası, etkileri içerideki fiyatlar üzerinde görmeye başladığında faiz artırırsa zamanlaması yerinde olacak mı? Geç kalma ihtimali olur mu? Avrupa Merkez Bankası ya da Çin ve Brezilya bu etkileri gördüğü için mi faiz artırıyor yoksa tedbir amacıyla önden yükleme mi yapıyor?

Advertisement