Advertisement

Dün Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu 2011 ilk çeyrek bankacılık raporunu yayımladı. Rapor oldukça uzun ama Merkez Bankası'nın aldığı önlemleri sonucunu gözlemek açısında oldukça çarpıcı.
 
2011 Mart sonu itibari ile raporda öne çıkan noktalar şu şekilde;
 
- Sektörün aktif toplamı % 3,9 arttı

- Kredilerin artış hızı yavaşladı

- Bankaların Menkul kıymetler cüzdanındaki aktiflerin payı azalmaya devam etti

 -Banka kârlılıkları ortalama % 15 oranında azaldı
 
Önce şunu belirtmekte fayda var. Yüzde 18'lik sermaye yeterlilik rasyosu ile Türk Bankaları, Avrupa'nın Basel II kriterleriyle bankalarını getirmeye çalıştığı %8'lik yeterlilik oranından çok daha iyi durumda. Yani bankalarımız son derece sağlıklı. Yeterli sermayenin yanında 2011 ilk çeyreğinde bankaların takipteki kredi oranını da geçen sene aynı dönemde % 4,9'dan % 3,2'ye indi. Yani yeterli sermaye ve problemli kredi de yok denecek kadar az.
 
Ancak bir de madalyonun diğer yüzü var. Kredi/Mevduat oranı olarak bilinen ve verilen bankaların topladıkları mevduatları hangi oranda kredi olarak dağıttığını gösteren rasyoda ciddi bir artış var.

2010 Mart'ında % 82 seviyesinde olan bu oran, 2011 Mart sonunda % 93'e yükselmiş durumda. Yani bankalar verdikleri kredinin  neredeyse tamamını vadesi 35 ile 40 gün arasında değişen mevduat ile fonluyorlar. Bu da ciddi bir vade uyuşmazlığı ( Duration mismatch) riskini doğuruyor.
 
Diğer yandan öz kaynak kârlılığı da % 17 ile Avrupa'da ki benzerlerinin çok üzerinde seyrediyor. CSFB'nin % 15, Barclays'in  % 13'ü hedeflediği ve genel olarak % 12-% 15 bandında kalan Avrupa Bankaları ile karşılaştırıldığında, Türk Bankaları hâlâ iyi kâr elde ediyor diyebiliriz.

Ancak burada sorun; bu oranın 2010 Mart ayında % 22 seviyesinden % 17 seviyesine gerilemiş olması. Yani Türk Bankaları kârlı; fakat son alınan önlemler ile bu özelliğini hızla kaybediyor.
 
Görüldüğü gibi Türk Bankacılık sektörü hem Avrupa'dan hem de ABD'den çok daha iyi durumda. Ancak alınan önlemler özellikle mevduat üzerinde maliyetleri artırıyor ve bankaların kârlılığını hızla aşağıya çekiyor. Bu durumda bankalar Merkez Bankası'nın önlemlerine uymak için kredi portföylerini küçültürken diğer yandna daha fazla kâr marjı (spread) koyabilecekleri müşterilere yönelebilirler.

Geçen hafta Ziraat Bankası Genel Müdürü Can Akın Çağlar, Bloomberg HT'ye vermiş olduğu röportajda bu konunun altını çizdi. Çağlar, "bir süre sonra ilk 100 Türk şirketine göreceli düşük faiz farkı dezavantajından dolayı Türk bankaları kredi vermek konusunda isteli olmayacak ve bu şirketleri yabancı bankalara kaptıracagız" dedi.
 
Alınan önlemler Türk ekonomisi için elzem olan cari açığın dizginlenmesi açısından makul görülebilir. Ancak sürekli bankacılık sektörü üzerinden önlem alınmaya devam edilirse, buranın da çok yerinin kalmadığını BDDK raporu bir kez daha hatırlatmış oldu.