Advertisement

Yunanistan borçlarını ödeyebilecek mi? ABD Ağustos ayından sonra tahvil ihraç edebilecek mi? Sırada İtalya mı var? İçeride de; mecliste yemin sorunu çözülüp gündem tekrar cari açık ve önlemler paketine dönecek mi?

Soruların ardı arkası kesilmiyor ve muhtemelen yatırımcıların ruhunu karartan bu soru zincirini uzatmak oldukça kolay.

Ancak burada; Asya'da gündem gerçekten farklı. Çin'de örneğin eyaletler arasında müthiş bir rekabet var. Şu ana kadar zenginlik daha çok doğu ve sahil kesiminde hissediliyor. Şanghay,Guangzhou ya da başkent Pekin, ekonomide yaşanan refahın en rahat görülebildiği yerler. Aynı zamanda bu bölgelerde artık ucuz iş gücü avantajının da kaybolduğunu belirtmekte fayda var. Zaten %5 seviyelerindeki enflasyonun artmasındaki en büyük etkenlerden biri de sahil bölgelerinde hızla artan alım gücü.

Peki böyle bir ortamda Türk şirketleri, Çin piyasasında nasıl başarılı olur? HSBC'nin
Şanghay'da düzenlemiş olduğu konferans boyunca sohbet ettigimiz Türk işadamları, "bu zamana kadar ucuz ithal mal cenneti" olarak gördükleri Çin'i artık bir pazar olarak ele almak istediklerini belirtti.

Alman, Fransız hatta Yunan firmalarının mal üretip satmaya başladıkları Çin pazarında, Türk firmalarını yakın zamanda görmek şaşırtıcı olmayacak.

Ancak Arzum Elektrikli Ev Aletleri Yönetim Kurulu Başkanı Murat Kolbaşı'nın uyardığı
gibi, Çin büyük ve çok farklılıklar gösteren bir pazar. Dolayısıyla hangi ürünü, hangi göreceli avantajından faydalanarak ve Çin'in hangi bölgesinde satacağınızı iyi
tespit etmeniz gerekiyor.

Sonuçta toplamda yıllık 16 milyar dolarlık ticari işlem hacmimizin olduğu, nette 14 milyar dolar açık verdiğimiz Çin piyasası, gelecek yeni Türk işadamlarını bekliyor.

Ancak iyi planlanmış ve sabırla uygulanacak stratejilerle.