Advertisement

Türk Lirası'nın yıl başından beri devam eden değer kaybı %13,5 seviyesine ulaştı. Sepet bazında baktığımızda ise bu kaybın %20 civarında olduğunu görüyoruz. Yıl başından beri devam eden kan kaybı, hızlananırken son 1 haftada sepet kur da rekor 2,18 seviyesine ulaşırken, Dolar/TL de son 2.5 yılın zirvesi 1.80 seviyeleri görüldü.

Peki zaten bu denli devalüe olmuş bir kurda kayıplar niye devam ediyor?

Bunun birden fazla açıklaması var aslında.

İlki herkesin net olarak bildiği cari açık konusu. %9'a ulaşan cari açığı ile 700 milyar dolarlık Türkiye ekonomisinin, ekonomilerindeki topyekûn soğuması durumunda, cari açığını fonlama konusunda problem yaşama ihtimali. Daha önce bol likiditenin olduğu ve yatırımcıların her türlü riski almak konusunda zorlanmadığı bir dünyadan, nakitte kalmanın ve uzun vadeli tahvile parayı park etmenin geçerli olduğu bir dünyaya geçiş yapılınca Türk Lirası cazibesini kaybediyor.

Türk Lirası'nın göreceli olarak cazibesini kaybetmesinin bir diğer sebebi de verdiği faiz oranı. Politika faizi olarak yatırımcısına haftalık %5.75 veren Türk Lirası, diğer gelişmekte olan ülkelerin ödedikleri faizlerle karşılaştırıldığında düşük kalıyor. Brezilya'nın %12, Rusya'nın %8, Hindistan'ın %7 faiz ödediği bir dünyada yabancı yatırımcıyı çekme konusunda Türk Lirası çok iddalı olamıyor. Normal bir dünyada yüksek büyüme hızı, düşük borcu ve dinamik nüfus yapısı ile 'iyi bir hikayesi' olan Türk Lirası, panik satışların yaşandığı bu günlerde, yatırımcısını ikna etmekte zorlanıyor.

Diğer yandan daha önceki yükselişleri tecrübe etmiş ve iyi bir deneyim kazanmış olan yerleşik döviz mevduat sahipleri de bu sefer Türk Lirası'na mesafeli. 2010 Kasım-2011 Mart ayları arasında Dolar /TL 1.40 seviyesinden 1,60'a yükselirken, vatandaşın DTH(Döviz Tevdiat Hesabı) hesabında 10 milyar doların üzerinde bir çözülme oldu. Sonra kur tekrar 1.50'ye gerilediğinde 10 milyar doların tamamen yerine konmuş olduğunu gördük. Bu sefer yani Mayıs-Ağustos ayındaki 1.55-1.80 kur hareketinde vatandaştan gelen döviz satışının 6-7 milyar dolar seviyesinde kaldığını, hatta son 2-3 haftada ufak ufak tekrar döviz almaya başladığını görüyoruz. Yani bu seferki yükselişte vatandaşın DTH hesaplarından da beklendiği kadar yararlanılamıyor.

İstersek bu sebepleri artırabiliriz, ancak genel resim kur üzerindeki baskının devat ettiği yolunda. Özellikle yurt dışında panik satış olarak devam eden çözülme TL'nin işine hiç gelmiyor. Umut edelim ki; global piyasalardaki gerilim bir noktada dinsin ve piyasalar en azından yatay moda girsin.