Türkiye Varlık Fonu Üzerine - III
Türkiye Varlık Fonu Üzerine - III
İlk yazıda fonun genel görünümünü ve küresel perspektifte kıyaslamasını yapmıştım*, ikincisinde ise fonun büyüklüğünü ve olası finansman kaynaklarını inceledim**. Bugün fonun en kritik konularından biri olan 'milletin parası ile ne yatırım yapılacak' ona bakacağım.
FONUN AMACI KİME BENZİYOR?
Dünyada türlü türlü refah / varlık fonu bulunuyor. Her biri farklı amaçlara hizmet edebiliyor. Örneğin Çin, Hong Kong gibi para otoriteleri para piyasalarının sağlığı için ülkenin elindeki fazladan fonları kullanıma sokabiliyorlar. Rusya ve Şili fonları piyasalara istikrar kazandırmaya çalışabiliyorlar. Kuveyt ve Katar gibi fonlar özelleştirme ya da yurt dışı yatırımları ile iştigal edebiliyorlar. Gazprom ya da China National Offshore Petrol şirketi gibi şirketler enerji piyasasında hem kaynakların yönetimini hem de birleşme & satın almaları yapabbiliyorlar.
Yukarıdaki farklı örneklere bakarak, bizim fonun da amacı ve uygulamasında özgünlükler olabileceğini şimdiden anlamak gerekiyor.
FONUN OYUN ALANI
Hatırlatmak isterim, fon her türlü halka arza ya da birleşme & satın alma yapmaya yetkili. Varlığa dayalı menkul kıymet ihraç edebilir, bünyesindeki şirketlerden birinin hisselerini yurt dışına satabilir ya da benzer bir şirketi gidip Almanya'dan satın alabilir. Alacaklarına karşılık olarak bono ihraç edebilir örneğin ya da borsada Halkbank hissesi satabilir. Elindeki döviz ile hızlı yükselen dövizde satışa geçerek 'dengeleyici' rol oynayabilir. Hazine kağıtlarında alıcı / satıcı olabilir. Yapılmak istenen bir köprü projesini üstlenip buradan gelecek gelirleri göstererek gelir ortaklığı senedi de ihraç edebilir İslami Finans alanında bir enstrüman da ihraç edebilir. Hatta fonun görevlerinden biri bu.
Bunları hangi motto ile yapacak?
Vizyon ve misyonunu şöyle tanımlıyor mealen: Türkiye'nin büyüme hedeflerine uygun şekilde bizim varlıklarımızı daha karlı alanlara yöneltmek ve makul risklerle en yüksek getiri elde etmeye çalışmak.
Bu durumda, fonun belli vadeler için stratejiler oluşturması ve bunu şeffaf şekilde paylaşması gerekiyor. Ardından buna uyulup uyulmadığını bizlerin yine şeffaf şekilde görebilmesi gerekiyor. Geçtiğimiz günlerde fonun YKB Bostan ile yaptığımız görüşmede bu planlamanın 5 yıllık dönemler ile yapılacağını öğrendik.
TASARRFULARIMIZ NASIL DEĞERLENDİRİLECEK?
Genel ilkeler, vizyon & misyon gibi kurumsal bakışın sunulduğu gelecek tarifini öğrendik. Bir de bunun gerçek hayata uyarlanması var ki asıl bizi ilgilendiren bu. Vatandaşların endişesi, yatırımların geri dönüşü düşük alanlara kanalize edilmesi ki bu zaten aslında fonun ölü doğması demek. Zaten bir amme hizmeti yapılacaksa bunu pekala kamu da yapabilir. Fona neden ihtiyaç duyulsun? Bu sebeple, fonu gerçek anlamda getiri yaratmaya adanmış görmemiz gerekiyor.
Pratikte neler olduğundan yola çıkalım. Fon şu an öncelikle kendi varlıklarını tanımak sürecinde. Şirketlerin içine girmeden, tabloları dip bucak görmeden nasıl bir işin içinde olduklarını bilmeleri imkansız. Buradan hareketle, tahminim önümüzdeki en az 2-3 çeyrek analiz ve teşhis süreci olacak. Bu arada operasyonların sağlıklı yürüyebilmesi ve tedaviye geçildiğinde bunu uygulayabilecek kişiler olması için profesyonel kadrolar gerekiyor. Personel alımı için görüşmeler başlamış durumda.
Bu tablodan okunabileceği gibi, fon henüz içine doğduğu dünyayı tanımakla meşgul. Bir süre de bu böyle olacak. Teşhis bitip, hedefler konduktan sonra performans göstermek gerekecek. Sadece kendine devredilen varlıklarla yetinmesi tembellik olacağı için anahtar kelime 'performans' ve bununla bağlantılı olarak 'başarı'. Sadece yol köprü fonlanacak olsa ya da para piyasalarındaki aşırı hareketlere tepki vermek gerekse bunu hali hazırda yapabilecek aktif kurumlarımız vardı zaten. Bu yüzden başarılı olmak şart. Kamu kurumlarının kriterleri, ölçümleri olacak.
Öyleyse, şimdiden fonun tam olarak hangi takvim ile neler yapacağını tahmin etmek mümkün değil. Hangi varlığın tam olarak nasıl değerlendirileceğini şu an fon yönetimi de bilmiyor, bilemez de zaten.
FONLAR NEREYE YATIRILACAK?
Tüm bu genel mantık oturduktan sonra,
- Katılım bankacılığı
- Altyapı projeleri
- Yurt dışı işlemler
- Yurt içi para piyasası & sermaye piyasaları işlemleri (halka arz, özelleştirme, kıymet ihracı vs.)
- Teknoloji yatırımları
- Stratejik sektörlerde tıkanıklıkları açma hamleleri
- İhracat ve yatırımları artırmak için Eximbank ve Kalkınma Bankası üzerinden yatırımlar
Başlıklarında fonun aktif olmaya çalıştığını göreceğiz. Amaç büyüme hedeflerinin yakalanması ile uyumlu olarak varlıkların ve kaynakların doğru dağılımı olacak.
Ete kemiğe büründürelim. Fon (örneğin) ÜBER'den %5 pay alacak, Deutsche Bank'ta tahvil yatırımcısı olacak, yurt dışında yeni kurulan bir teknoloji eko-sistemine fon havuzu sağlayacak, içeride ortağı olduğu köprünün gelirlerine dayanarak katılım senedi ihraç edecek, TÜrk Hava Yolları'nın hisselerinin bir kısmını piyasadan geri alacak, Ziraat Bankası'nın %30'unu halka açacak, kendi kurduğu fonları işsizlik fonuna satacak, kendi katılım paylarını otomatik katılım tasarruflarına pazarlayacak. Saydığım tüm yatırımlar hayal ürünü olmakla birlikte, hepsi de mümkün.
Söylemeden geçemem, bu işlemler büyük bir ekspertiz gerektirecek.
Bir sonraki yazıda fonun yönetimini, yapısını ve denetlenmesini tartışmaya çalışacağım.
* http://www.bloomberght.com/yorum/gokhan-sen/1901002-varlik-yonetim-fonu-uzerine/
** http://www.bloomberght.com/yorum/gokhan-sen/1984062-turkiye-varlik-fonu-uzerine-ii