Advertisement

Britanya’nın Avrupa Birliği'nden (AB) çıkma kararının (Brexit) politik, ekonomik ve sosyal etkileri tartışılmaya devam ediyor.

 

Alanımız itibariyle biz konunun tarım ve gıda sektörüne olası etkilerine bakıyoruz.

 

Bu konuda sıcağı sıcağına bir rapor yayımlandı.

 

Egeli&Co Portföy Yönetimi Araştırma Strateji Direktörü Güldem Atabay Şanlı, hazırladığı “Brexit: Türkiye’nin gıda sektörü için fırsat!” başlıklı raporunda dünya ticareti üzerinde önemli etkileri olması beklenen Brexit'in İngiltere-AB-Türkiye üçgeninde tarım ve gıda sektörü açısından etkilerini değerlendirmiş.

 

Biz de Şanlı'nın raporunda öne çıkan başlıkları sizinle paylaşmak istedik.

 

Rapora göre gıda sektöründe ihracatının yüzde 50’sinden fazlasını AB’ye yapan; ithalatının ise yüzde 70’e yakınını AB’den tedarik eden Britanya’da; AB sonrasında İngilizleri bekleyen gerçek, gıda fiyatlarında artış ve satış hacimlerinde düşüş.

 

Brexit ile birlikte önümüzdeki yıllarda tarım ve gıda sektörü dâhil tüm ticarete konu olan alanlarda yeniden ikili anlaşmaların yapılması ve mevcut anlaşmaların gözden geçirilmesi bekleniyor.

 

İşte rapor bu noktada Türkiye’nin tarım ve gıda ürünleri üzerinden İngiltere ile ilişkisini mercek altına alıyor.

 

Güldem Atabay Şanlı, Brexit’le başlayan değişimin ve belirsizliğin Türkiye’nin dev tarım sektörü açısından bir avantaj haline dönüp dönemeyeceğini; ya da nasıl döndürülebileceğinin tartışılması gerektiğini belirtiyor.

 

Rapora göre, İngiltere’nin tarım sektörü, 65 milyona yaklaşan nüfusunun gıda ihtiyacının yaklaşık üçte ikisini karşılayabiliyor (Buna balıkçılık da dahil).

 

Kısaca İngiltere gıda ithal eden bir ülke.

 

Kişi başı gelirin 41 bin dolar seviyesinde olduğu İngiltere’de tüketiciler gelirlerinin ortalama yüzde 16’sını gıda harcamalarına ayırıyor. Ülkede sağlıklı beslenmeye yönelik ilgi her geçen gün artıyor. Son yıllarda gıda güvenliği, kimyasal zirai ilaç ve gübre kullanımı konusunda tüketicilerin artan endişeleri sonucu organik gıdaya yönelik talepte önemli bir artış var.

 

Bu çerçevede, organik, düşük yağ içerikli, alerjik bünyelere göre hazırlanmış veya tedavi edici özelliği bulunan yiyeceklere olan talep hızla artıyor.

 

Rapora göre, İngiltere, şimdiye kadar AB’nin tarım ürünlerinde üçüncü ülkelere uyguladığı yüksek tarifelerin de etkisiyle gıda ürünleri ithalatının yarısından fazlasını AB içi ticaret yoluyla sağlıyor.

 

Türkiye’nin İngiltere'nin gıda ithalatından aldığı pay ise yüzde 1 ile oldukça düşük seviyede.

 

Raporda Türkiye-İngiltere arasındaki ticaret hacmi kadar potansiyel hacimlere de dikkat çekiliyor.

 

Türkiye’nin ürün ihraç ettiği ülkeler arasında İngiltere yaklaşık 11 milyar dolarla Almanya’nın ardından ikinci sırada.

 

Aslan payı halen tekstil sektörünün olsa da, meyve-sebze Türkiye ile İngiltere arasında yapılan önemli ticaret ürünleri arasında yer alıyor. İngiltere'ye her yıl 200 milyon sterlinin üzerinde gıda ürünü ihraç ediliyor.

 

Söz konusu rakamı ikiye üçe katlamak Türkiye'nin bundan sonra geliştireceği stratejiye bağlı çünkü İngiltere kozmopolit ve varlıklı nüfusuyla dünyanın en çeşitli ve yeniliğe açık pazarlarından biri olarak gösteriliyor.

 

Raporda öne çıkan bir başka tespit de şu: “Türkiye meyve ve sebze potansiyelinin yüksekliğine rağmen, taze meyve ve sebzelerin ihracatının potansiyeline ulaşmasının önünde bazı AB uygulamaları şimdiye dek engel olarak durmaktaydı. Brexit’le beraber bu engellerin kademeli olarak kalkacak olması Türkiye’deki meyve-sebze ihracatçıları açısından, üretici açısından olumlu haber. Tabi, ticari ilişkilerin yeniden belirlenmesi için karşılıklı masaya oturulduğunda, AB ile aksayan ilişkilerinden Türkiye’ye avantaj sağlamakta hızlı ve başarılı olunursa.”

 

İngiltere’ye ihraç edilen gıda ürünleri arasında ağırlıkla taze ve kuru meyve, kabuklu yemişler, donmuş ve konserve sebze-meyve öne çıkıyor.

 

Mesela İngiltere’nin ithal ettiği taze ve kuru üzümlerin yüzde 15’i Türkiye’den alınıyor. Taze ve kurutulmuş turunçgillerin yüzde 2,5’i Türkiye’den ithal ediliyor.

 

Türkiye’den İngiltere’ye ihraç edilen yüksek paya sahip alt gruplar taze ve kuru meyveler, kabuklu yemişler, donmuş ve konserve sebze ve meyveler.

 

Rapora göre, İngiltere pazarında ürünlerimizin daha iyi bir noktaya gelebilmesi için Londra Ticari Müşavirliği’nin önerisi paketleme ve etiketleme konularında gelişme.

 

Çünkü Türkiye'den giden ürünlerin zincir mağaza ürün portföylerine dahil edilerek İngiliz tüketicilerine ulaşması için, sağlık ve hijyen standartlarına en üst düzeyde uyumlu olması gerek. Paketleme işte bu açıdan kritik önemde.

 

Brexit ile birlikte Türkiye'nin ürünlerini İngiltere pazarında kendi markaları ile satılabileceği gibi, 'private label' uygulamasından da faydalanabileceğine dikkat çekilen raporda perakende sektöründe alternatif satış modellerine dikkat çekiliyor.

 

Yeni dönemde, mevcut satış portföyünün artırılmasının yanı sıra baharat, alternatif meyve ve sebze ürünleri ile şarap ve zeytinyağı gibi ürünlerin de İngiltere pazarına ihraç edilebileceğine dikkat çekilen raporda, “Küresel bir trend olan, evde yemek pişirme eğiliminin giderek azalması İngiltere için de geçerli. Bu da Türkiye’den gelecek katma değeri yüksek işlenmiş gıda ürünleri açısından tam da Brexit sonrası önemli bir fırsatın ortaya çıktığı anlamına geliyor” deniliyor.

 

Egeli&Co Portföy Yönetimi Araştırma Strateji Direktörü Güldem Atabay Şanlı'nın hazırladığı raporda öne çıkan notları sizlerle paylaşmak istedik.

 

Brexit, Avrupa'da risk ve belirsizlik yaratırken, gelişmeleri iyi okuyan, analiz eden ve dersini iyi çalışan bir Türkiye için fırsatlar yaratabilir.

 

İrfan Donat

 

Bloomberg HT Tarım Editörü

 

idonat@bloomberght.com