Bloomberght
Bloomberg HT Görüş İrfan Donat Sadece hayvan değil hastalık da ithal ediyoruz

Sadece hayvan değil hastalık da ithal ediyoruz

Giriş: 28 Ağustos 2018, Salı 12:48
Güncelleme: 29 Ağustos 2018, Çarşamba 21:17

Bir önceki yazımızda “İthalata bağımlı bir tarımsal üretim ne kadar sürdürülebilir?” sorusuna yanıt aramıştık.

Konunun daha çok ekonomik tarafındaki risklere değinmiş ve bu işin sürdürülebilir olmadığının altını çizmiştik.

Son dönemde dikkat çeken bazı haberler, konunun 'insan sağlığı' ve ‘gıda güvenliği’ açısından da sürdürülebilir olmadığını net bir şekilde ortaya koyuyor.

Şarbon’ haberlerinden bahsediyoruz.

Bildiğiniz üzere Et ve Süt Kurumu (ESK), Brezilya’dan yaklaşık 4 bin büyükbaş hayvan ithal ederek Gölbaşı’nda özel bir çiftliğe kira ödeyerek yediemine bırakmıştı.

Hayvanlardan 50 tanesi telef oldu.

Yapılan tahlil ve tetkikler sonucu hayvanlarda şarbon hastalığı tespit edildi.

Tarım ve Orman Bakanlığı, incelemelerin ardından 'Bu mahallede şarbon hastalığı vardır' yazılı levhayı Gölbaşı’ndaki çiftlik ve çevresindeki noktalara asarak, bölgeyi karantina altına aldı.

Peki mevzu kapandı mı?

Şimdi akıllarda pek çok soru işareti belirdi.

Mesela…

Farklı ülkelerden gerçekleştirilen canlı hayvan ithalatında denetim kriterleri ve prosedürler eksiksiz şekilde, tam olarak uygulanıyor mu?

Öyle ya, ihraç ettiğimiz tarımsal ürünlerde ufacık bir kalıntı varsa dahi tespit edilip kapıdan dönen bir denetim mekanizmasına sahip ülkelere karşı Türkiye’de denetim mekanizması ne kadar etkin işliyor?

İthalat miktarındaki artışa paralel olarak birçok ülkeden istenen kriterlerde canlı hayvan bulmakta zorluk çekildiği ve fiyatların yükseldiği biliniyor.

O yüzden ithalatta öncelik ‘nitelik’ten çok ‘nicelik’ tarafına evrilmiş gibi gözüküyor.

Sektörde, “İthalatta kontrol mekanizmasını yitirdik” görüşü hakim.

Akıllardaki soru işaretleri bitmedi.

Mesela…

Brezilya’dan ithal edilen söz konusu büyükbaş hayvanlardan yolda gelirken telef olanlar var mı?

Varsa sayısı ne kadar?

Yine eğer yolda telef olan hayvanlar varsa o hayvanlardan örnekler alınıp incelendi mi?

Kıtalararası canlı hayvan sevkiyatlarında karantina koşulları Dünya Hayvan Sağlığı Örgütü'nün belirlediği kriterlere uygun ve etkin biçimde sağlanabiliyor mu?

Hastalık Brezilya’dan mı geldi yoksa burada mı bulaştı?

Bu konuda kamuoyuna tatmin edici açıklamalar yapılacak mı?

Hatırlarsanız geçtiğimiz aylarda ithal edilen hayvanlarla ilgili bir başka haber gündem olmuştu.

Neydi o?

Türkiye'nin 2011 ve 2012 yıllarında Polonya'dan ithal ettiği etlerde 'deli dana' olduğu tespit edildiği iddia edilmişti.

Söz konusu durum Polonya’nın, başlattığı bir soruşturma kapsamında Türkiye’den adli yardımlaşma talebinde bulunmasıyla ortaya çıktı.

Her ne kadar Tarım ve Orman Bakanlığı iddiaları yalanlasa da akıllarda ciddi soru işaretleri belirdi ve birçoğuna tatmin edici yanıtlar alınamadı.

Önceki yıllarda da Türkiye, hayvan ithalatının gerçekleştirildiği Fransa’da görülen Mavidil Serotip 8 hastalığı ile tanışmıştı.

HASTALIK VE RİSKLERİ DE İTHAL EDİYORUZ

Geriye dönük yıllara baktığımızda buna benzer haber ve açıklamaları sıkça görmek mümkün.

Çünkü tarımda ‘ithalat kolaycılığı’ uzun yıllardır devam ediyor.

İçeride yerli üretimi destekleyen, damızlık materyali artırarak ithalatı sonlandıracak hamleler bir türlü tam olarak atılamadı.

Böyle olunca da aslında hayvanları ithal ederken, hastalık ve birçok riski de beraberinde ithal etmeye devam ediyoruz.

Bugüne kadarki ithalat politikalarıyla bu işlerin yürümediği net bir şekilde ortaya çıktı.

Bunu hem maliyetler hem de hastalık ve diğer riskler açısından somut şekilde yaşıyoruz.

“Taşıma suyla değirmen dönmez” diyen Prof. Dr. Ersin İstanbulluoğlu, bu konuyla ilgili olarak şu yorumda bulunuyor: “Bunu hep söyledik ama bir kere daha hatırlatalım. Daha ne hastalıklar çıkacak. Bakteriyel, viral ve paraziter kökenli... Her ülkenin kendine özgü bir patojen mikroorganizma florası vardır, geniş çaplı ithalata başlarsanız hastalık taşıma riski artar.”

Özetle, bu mesele ülkenin gıda güvenliği açısından kritik önemde, stratejik bir konu.

Türkiye’nin hayvancılıkta, eğer varsa, hastalıklardan ari bölge eylem planını yeniden ele alması ve bölgesel bazda stratejisini yeniden oluşturması gerekiyor.

Aksi halde ileride başımız daha çok ağrıyacak gibi gözüküyor.

ŞARBON HASTALIĞI NEDİR?

Şarbon, ot yiyen hayvanlardan insanlara bulaşan bir zoonoz hastalık olarak tanımlanıyor.

Şarbon sadece hayvanlar için değil, hayvandan insana temas ya da hayvansal ürün tüketimiyle geçebilen çok tehlikeli ve öldürücü bir hastalık olarak biliniyor.

İrfan Donat

Bloomberg HT Tarım Editörü

idonat@bloomberght.com