Advertisement

Beklentilerin çok üzerinde gelen Eylül ayı enflasyon verileri herkesi şaşırttı, hesapları alt üst etti.

Tüketici fiyatları Eylül’de aylık bazda yüzde 6,30 artarken, yıllık bazda yüzde 24,52 olarak gerçekleşti.

Ve tabi ki enflasyon açıklanırken gözler gıda ve alkolsüz içecekler grubundaydı.

Aylık bazda yüzde 6,40 artan gıda enflasyonu, yıllık bazda yüzde 27,70 seviyesine çıktı.

TÜFE’nin yüzde 25’e yaklaştığı bir ortamda, ÜFE yüzde 46,15’e çıkmış durumda.

TÜFE ve ÜFE’de 2001 yılından bu yana aylık bazda en yüksek seviyeyi gördük. Bir başka deyişle son 17 yılın en yüksek enflasyonuyla karşı karşıyayız. (Yıllık bazda baktığımızda son 15 yılın en yüksek seviyesi)

Özellikle gıda fiyatlarında artarak devam eden kur geçişkenliğinin de etkisiyle önümüzdeki aylarda fiyat yükselişlerinin daha çok hissedileceği herkesin ortak kanısı.

Gıda tarafını konuşurken tıpkı Ağustos ayı verilerinde dikkat çektiğimiz noktaya yine vurgu yapmakta fayda var.

Mevcut tarımsal üretim şartları altında maliyet baskısı maalesef artarak sürecek.

Ve kırsalda hızla yükselen bu maliyetler henüz tüketici fiyatlarına tam olarak yansımış değil.

“Tam olarak yansımadıysa gıda enflasyonundaki bu artışın sebebi ne?” diye sorabilirsiniz.

Şu anki yansımalar daha çok gıda sanayi ve perakendecilik tarafındaki enerji, paketleme-ambalaj, nakliye, kira gibi kalemlerdeki artışlar.

Dolayısıyla hammadde tarafındaki maliyet artışı hala çiftçinin sırtında duruyor.

Sanayici ve perakendeci tarafında ise fiyatlar artmaya devam ediyor.  

Bu kırılgan ve sağlıklı işlemeyen yapıda sürdürülebilir bir tarımsal üretimden bahsetmek zor.

MARKETTE GIDA FİYATLARI HIZLA ARTIYOR

Raflarda etten süte yumurtadan ekmeğe kadar pek çok temel tüketim ürünlerinde çok ciddi fiyat artışları var.

Birkaç örnek vermek gerekirse son 12 aylık dönemde pirinç fiyatı yüzde 22,4 artarken, ekmek yüzde 17,5 zamlandı.

Süt ve peynir başta olmak üzere süt ürünlerindeki perakende fiyatları son 1 yılda yüzde 20 ila 30 arasında artarken, yumurta fiyatındaki artış yüzde 58 seviyesinde.

Salça fiyatındaki artış geçen yıla göre yüzde 70.

Tavuk eti fiyatı son 1 yılda yüzde 31 artarken, su fiyatı son 1 yılda yüzde 22’yi aşan bir yükseliş kaydetti.

Yaş meyve ve sebze tarafındaki tablo çok farklı değil.

Zam şampiyonları arasında yer alan domatesin fiyatı aylık bazda yüzde 35,3 artarken, yıllık bazdaki artışı yüzde 85’i aştı.

Gerisini siz düşünün…

Sokağa çıktığınızda birçok işlenmiş ve işlenmemiş gıda ürünündeki fiyat artışları TÜİK’in açıkladığı rakamların çok daha üzerinde.

ET VE SÜTTE TEHLİKE BÜYÜYOR

Daha önce de belirttiğimiz üzere bitkisel üretim tarafında özellikle gübre fiyatlarında son 1 yılda yüzde 120’yi aşan fiyat artışları ile tarımsal üretimde gelecek yıl rekolteyi olumsuz etkileyecek.

Özellikle hububat tarafında önlem alınmadığı takdirde hem verim hem de kalite tarafında önemli sorunlar yaşanacak.

Yine hayvancılık tarafında artan yem maliyetleri çiğ süt üretimini sürdürülemez noktaya getirdi.

O yüzden zarar eden üreticilerin anaç hayvanlarını kesime gönderdiği ve işletmelerin kapandığı, sıkça gelen haberler arasında.

Bu da önümüzdeki dönemde hem süt hem de kırmızı et arzında daha sancılı ve sıkıntılı bir sürecin bizi beklediği anlamına geliyor.

Bugün görmezden ve duymazdan gelinen çiftçinin temel ve kronik sorunları yarın karşımıza çok daha yüksek maliyet ve fiyatlarla çıkacak.

Hep dile getirdiğimiz üzere çiftçinin beklentisi, ya çiğ süt fiyatlarının artan maliyetlere göre yeniden revize edilmesi ya da devletin bu alanda çiftçiye ek bir destekleme paketi açıklanması yönünde.

Yem, gübre, tohum ve zirai ilaç fiyatlarının son 1 yılda yaklaşık yüzde 100’ün üzerinde arttığı bir koşulda çiftçinin ürünü para etmiyorsa bu işi sürdürebilmesi mümkün değil.

Daha önce altını kalın kalın çizdiğimiz noktayı tekrarlayalım.

Tarım ve gıda sektöründe plansız üretimden pazarlamaya kadar zincirin tüm halkalarındaki sorunlar yıllardır çözüm bekliyor.

Kronik sorunların kartopu etkisiyle yarattığı hasar her geçen gün büyüyor.

İthalata bağımlı, öngörülemez ve oynak bir piyasada tarım ve gıda tarafındaki kırılganlık daha da artırıyor.

Mevcut üretim şartları altında gıda enflasyonu daha başımızı çok ağrıtacak.

Kısacası mutfaktaki yangın büyüyor.

İrfan Donat

Bloomberg HT Tarım Editörü

idonat@bloomberght.com