Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Strateji ve Bütçe Başkanlığı tarafından hazırlanan “2020 Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı” onaylandı.

Resmi Gazete’nin 4 Kasım 2019 tarihli mükerrer sayısında yayımlanan 403 sayfalık programda “Tarım ve Gıda” başlığı altındaki bölümlere göz attık.

Tarımın bu yılki performansına dair öngörü ve beklentilerin paylaşıldığı programda, sık sık farklı raporda görmeye alıştığımız kronik sorunlara dair tespit ve çözüm önerileri benzer şekilde yine programa konulmuş.

O yüzden çok fazla tekrara kaçmadan gözümüze çarpan önemli noktaları sizlerle de paylaşmak istedik.

2018 yılında tarım sektörünün yüzde 1,9 büyüdüğü hatırlatılan programda, 2019 yılında tarım sektörünün büyüme oranı yüzde 2,2 olarak öngörülüyor.

Tarımsal katma değerin GSYH içindeki ağırlığının 2018 yılında yüzde 5,8 seviyesine gerilediği hatırlatılan programda, 2019 yılında söz konusu oranın yüzde 6,1’e yükseleceği tahmin ediliyor.

Tarım sektöründe çalışanların toplam istihdam içindeki payının 2018’de yüzde 18,4’e gerileyerek 5,3 milyon kişiye düştüğü belirtilen programda, söz konusu oranının 2019 yılında yüzde 17,9’a gerileceği bekleniyor.

2018 yılında tarım ve gıda ürünlerindeki ithalatın önceki yıl ile aynı kalarak yaklaşık 14 milyar dolar olarak gerçekleştiği ve ihracatın da yüzde 4,8 artarak 17,2 milyar dolar olduğu kaydedilen programda, 2019 yılı için ise “Mevcut koşullar dikkate alındığında tarım ve gıda ürünleri ihracat ve ithalatında 2019 yılı sonunda, bir önceki yıla göre azalış kaydedileceği tahmin edilmektedir” deniliyor.

8 YILDA 1,2 MİLYON HEKTAR TARIM ARAZİSİNİ KAYBETTİK

Türkiye’nin tarım arazisi varlığı 2010 yılında 24,4 milyon hektar iken 2018 yılında 23,2 milyon hektara gerilemiş. Yani son 8 yılda 1,2 milyon hektar tarım arazimizi kaybetmişiz.

Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından toplulaştırılan tarım arazilerinin 2018 yılı sonunda 3,6 milyon hektarında tapu tescili yapıldığı aktarılan programda, kümülatif olarak 8,2 milyon hektarda ise çalışmaların sürdüğü kaydediliyor.

Yani özetle toplam tarım arazilerinin henüz yüzde 31’ini ancak toplulaştırabilmiş durumdayız. Avrupa ülkeleri bu işi 40-50 yıl önce sonuçlandırırken, bizim arazilerimizin hala yüzde 69’u toplulaştırmayı bekliyor.

LİSANSLI DEPOCULUKTA SON RAKAMLAR

Ekim 2019 itibariyle Türkiye’de hububat, baklagiller ve yağlı tohumlarda 4,4 milyon ton, zeytin/zeytinyağında 13 bin ton, pamukta 36 bin ton ve fındıkta 17 bin ton olmak üzere 86 lisanslı depoculuk şirketinin 4,5 milyon ton kapasite ile faaliyet gösterdiği kaydedilirken, lisanslı depoların mevcut doluluk oranlarının yüzde 60 seviyesinde olduğu belirtiliyor.

2019 yılı sonuna kadar mevcut lisanslı depoculuk kapasitesine yaklaşık 330 bin tonluk bir ilavenin olması öngörülüyor.

 8 YILDA 4,3 MİLYON BÜYÜKBAŞ İTHAL EDİLDİ

Türkiye’de özellikle küçükbaş ve büyükbaş hayvancılık işletmelerinin genelde küçük ölçekli aile işletmesi niteliğini koruduğu kaydedilen programda, son yıllarda projeler ile orta ve orta-büyük ölçekli işletme sayılarında artış görüldüğü kaydediliyor.

2011-2018 döneminde damızlık, besilik ve kasaplık olmak üzere yaklaşık 4,3 milyon büyükbaş hayvan ithal edildiği hatırlatılan programda, tıpkı geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi hayvancılık sektöründe kırmızı et üretiminin nitelik ve nicelik olarak artırılmasına yönelik önemli bir dönüşüm ihtiyacı bulunduğuna yeniden dikkat çekildi.

HAYVANCILIKTA HEDEFLER YAKALANAMADI

Programda, hayvansal üretimde verim artışında en önemli unsurlardan olan hayvan ıslahı ve nitelikli damızlık sığır elde edilmesi bakımından büyük önem taşıyan suni tohumlama sayısında, 2017 yılında buzağı destekleme ödemelerinde suni tohumlama şartının kaldırılması nedeniyle azalış gerçekleştiğinin altı çizildi.  

2018 yılında suni tohumlama metoduyla 4 milyon baş sığır tohumlaması hedeflenirken, 3,1 milyon baş seviyesinde kalındığının altı çizilirken, 2019 yılına dair rakamın da yine bu düzeyde gerçekleşmesi bekleniyor.

Bir tarafta kırmızı et üretiminin nitelik ve nicelik olarak artırılması için dönüşümden bahsediliyor.

Diğer tarafta bu dönüşümün politikası uygulanmıyor.

Daha net ifadeyle, niyet ile uygulanan politika uyuşmuyor.

Tarıma dair alınan her karar ve politika iyi hesap edilmeli.

GIDA GÜVENLİĞİ SIRALAMASINDA 113 ÜLKE ARASINDA 48’İNCİYİZ

2019 Yıllık Programında dikkat çeken bir diğer nokta ise Küresel Gıda Güvenliği Endeksindeki son durum.

Küresel Gıda Güvenliği Endeksinde Türkiye, 113 ülke arasında 48’inci sırada yer alıyor.

Türkiye, söz konusu endekste, ekonomik karşılanabilirlikte 47’nci, fiziksel ulaşılabilirlikte 53’üncükalite ve gıda güvenilirliği boyutlarında ise 39’uncu sırada yer alıyor.

İrfan Donat

Bloomberg HT Tarım Editörü

idonat@bloomberght.com 

Advertisement