Advertisement

Son haftalarda tavukçuluk sektöründe bir tartışma yaşanıyor.

Yıllık cirosu yaklaşık 5,5 milyar dolar olan ve 94 ülkeye ihracat gerçekleştiren bir sektörün iki paydaşı arasında bir restleşmeye şahit oluyoruz.

Bir tarafta sayıları 18 civarında olan ve raflarda gördüğümüz markalardan oluşan entegre firmalar var. Diğer tarafta ise o entegre firmalara fason üretim gerçekleştiren sayıları 14 bin civarındaki irili ufaklı yetiştirici işletmeler yer alıyor.

Yani bir taraf işin üretim ayağını oluştururken, diğer taraf da tedarik, kesim, pazarlama ve finans ayağını oluşturuyor.

“Sektörün kendi içinde yaşadığı bu anlaşmazlığın, üretimi durdurma noktasına gelen restleşmenin temelinde ne yatıyor?” sorusuna yanıt aramadan önce sektörde üretim sisteminin nasıl işlediğine bakmak lazım.

Entegre firmalar, yemi tedarik edip ve civcivleri üreterek çoğunluğu küçük üreticilerden oluşan fason işletmelere veriyorlar. Bu işletmeler de civciv ve yem dışındaki diğer bütün girdileri kendileri sağlayarak hayvanları 40-45 gün zarfında büyütüyor. Büyüme aşaması bittikten sonra hayvanlar yeniden entegre firmalara teslim ediliyor. Entegre firmalar, kesim ve kesim sonrası süreci kendileri üstlenirken, yine kendi markalarıyla ürünleri tüketici ile buluşturuyor.

Peki ne oldu da üreticiler 15 Ağustos itibariyle üretimi durdurma kararı aldı?

YETİŞTİRİCİLER NE DİYOR?

14 bin civarındaki yetiştiricilerin yarıya yakınını temsil eden Türkiye Kanatlı Hayvan Eti Üreticileri Birliği Başkanı Abdullah Koç, yaklaşık iki ay önce bir araya geldikleri sektörün sanayi ayağındaki temsilcileri ile sorunların çözümünde hiç bir mutabakat sağlayamadıklarını söylüyor.

Koç, “Sanayiciyi zor durumda bırakmama adına kendilerine verdiğimiz 50 günlük süre zarfında hiç bir çözüm yaklaşımı göstermediler. Bizler de kendilerine ihbar için yasal süreyi tanıyarak 15 Ağustos’tan itibaren kümeslerimize civciv koymama kararı alarak üretimi durdurmuş bulunmaktayız” diyor.

Abdullah Koç’un iddiasına göre, hiçbir yasal dayanağı olmayan ve tek taraflı olarak sadece sanayicinin menfaatinin korunduğu, üreticiyi yok sayan sözleşmeler ve üreticiden alınan yüklü miktardaki senetler ile yetiştirici zapturapt altına alınıyor.

Şu an piliç yetiştirme ücretinin sadece entegre firma sahiplerinin iki dudağı arasında olduğunu savunan Koç, “Keyfi bir yaklaşım ile yetiştiricilere istedikleri zaman istedikleri fiyatı verip, sonra tekrar geri alma yetisine sahip bir sistem içerisinde çalışıyoruz. Şöyle ki sizin kümesinizden çıkan tavuğu sizin tartmanıza izin vermeden kendi kantarında uygun gördükleri fireler düşüldükten sonra öğrenebiliyorsunuz. Kümeslerde meydana gelebilecek her türlü kazanın ve hastalık sebebi ile meydana gelen hasarın faturası yine kümes sahibine kesilerek yıllarca entegreye borçlandırılarak köle düzeni devam ettirilmekte ve bu sistem sürüp gittikçe kümes sahibi, sanayiciye veya bankalara veya her ikisine birden borçlandırılarak hareket edemez hale getirilip sömürülmektedir” diyor.

Sektörde en ufak kapasite olarak tarif edilen 25 binlik bir tesisin arazi hariç ortalama maliyetinin 3.5 milyon TL’yi geçtiğini ifade eden Koç, her geçen gün artan üretim maliyetleri karşısında üreticiye layık görülen hak ediş ve istikrarsız fiyat artışının kendilerini üretim yapamaz hale soktuğunu iddia ediyor.

Abdullah Koç, Türkiye Kanatlı Hayvan Eti Üreticileri Birliği olarak taleplerini 4 madde ile şöyle özetliyor:

1- Sanayici ve üretici birliği veya temsilcisinin karşılıklı mutabakatı ile yapılacak iki tarafında hakkını koruyan bir sözleşme.

2- Bu sözleşmede fiyatın ve hesaplama sisteminin herkesin anlayabileceği şekilde basit ve şeffaf olması. Verilecek fiyatın geçerlilik süresi ve bu sürenin sonunda günün şartlarına bağlı olarak revize edilmesi veya herhangi bir bareme bağlanarak bu sözleşmelerin uzun yıllar devamını sağlamak.

3- Tarım ve Orman Bakanlığının çıkardığı Kanatlı Hayvan Eti Üretiminde Sözleşmeli Üretime İlişkin Usul ve Esaslar Hakkındaki Yönetmeliğin tam olarak uygulanması ve bakanlıkça kontrol edilmesi.

4- Birliklere imtiyaz sağlanarak üreticinin üyeliği konusunda teşvik edici tedbirler alınması, yasal mevzuata uygun hale getirilerek üyeliğin zorunlu hale getirilmesi.

ENTEGRE FİRMALAR NE DİYOR?

Yetiştiricilerin iddialarına karşılık konuyu bir de Beyaz Et Sanayicileri ve Damızlıkçıları Birliği Derneği (BESD-BİR) Başkanı Naci Kaplan’dan dinledik.

“Bizler sektörü büyütürken entegre ve yetiştirici beraberliğinin ayrılmaz bir ikili olduğunu farkında olarak ticaret hayatımıza devam ediyoruz” diyen Kaplan, bugün doğru yatırım yapan, işini düzgün ve titizlikle uygulayan bir yetiştiricinin para kazanmamasının mümkün olmadığını savunuyor.

Kaplan’a göre, entegre firmaların birlikte çalıştıkları sözleşmeli yetiştiriciler ile bir sorunu yok.

Yetiştiricilerle düzenli görüşmeler yaptıklarını ve sözleşmeli yetiştiricilik sisteminden kaynaklı bir sıkıntının kendilerine aksettirilmediğini ifade eden Kaplan, tek taraflı sözleşme iddialarına yönelik ise şunları söylüyor: “Entegreler yetiştiricileri ile hem entegre hem yetiştiricilerin sorumlulukları ve ödeme sistemleri üzerine sözleşme imzalar. Üç nüsha imzalanan sözleşmenin birer nüshası entegre ve yetiştiricide kalırken, bir nüshası da İl, İlçe Tarım Müdürlüklerine verilir. İşini iyi yaparak kesime gelen hayvanlarda iyi bir performansa ulaşanlar mutlaka kazançlı çıkmaktadır. Bu kriterler sözleşmede yer almakta olup, başarılı olan yetiştiriciler dönem sonunda daha yüksek bir prim almaktadır. Aynı başarıyı yakalayamayanların ise dönem sonu gelirleri de farklı olmaktadır. Bu tartışmada Yetiştirici Birliği ‘Biz elimize geçecek parayı baştan bilmeliyiz’ diyor. Bunu dönem sonu performansını görmeden söylemek mümkün değildir.”

BESD-BİR Başkanı Naci Kaplan, önümüzdeki süreçte Birliğin iddia ettiği gibi üretimin durması sonucu tavuk eti üretiminde bir sıkıntı olmayacağını belirterek, “Kapasite fazlamız olduğu için beyaz et tedarikinde sorun yaşamayacağız. Ülkemiz ekonomisine ve istihdamına katkısı olan entegre firmalar olarak beyaz et fiyatlarına bu eylem sebebiyle zam gelmeyeceğini taahhüt ediyoruz. Tüketicilerimiz rahat olsun” açıklamasında bulunuyor.

Söz konusu gelişmelerin ihracat tarafında da sorun yaratmayacağını kaydeden Kaplan, “Karşı taraftan gelen talep, birliğin tüm entegreler ile topluca bir sözleşmeye oturması yönünde ancak bu serbest ticaret kurallarına aykırı bir durum. Beyaz et pazarı rekabet ortamında devam ediyor, birliğin bu yaklaşımdaki sözleşme isteklerinin yerine getirilmesi mümkün değil” diyerek son noktayı koyuyor.

Bakalım bundan sonraki günlerde süreç nasıl ilerleyecek…

Hep birlikte izleyip göreceğiz.

İrfan Donat - Bloomberg HT Tarım Editörü

idonat@bloomberght.com