Rusya, ABD’nin petrol fiyatları üzerindeki hegemonyasını kırabilir mi?
Petrol fiyatları birçok emtia, Borsa ve paritede yön belirleyici durumda. Kanada, Avusturalya, Meksika, Venezuela, Brezilya, Nijerya, Suudi Arabistan, Irak, İran, Rusya ve daha başka birçok ülkenin ekonomik “kaderi”, petrol fiyatlarına bağlı.
Petrol, ABD doları cinsinden fiyatlanan ve dünyanın en fazla işlem gören emtiasıdır. II. Dünya Savaşı’ndan sonra ABD’yi süper güç yapan üç şeyden birisi, petrolün ABD doları cinsinden fiyatlanması, satılması, bununla bağlantılı olarak majör merkez bankalarının ABD doları talep etmesi ve rezerv para olarak tutmasıdır. İkincisi beşeri sermaye kalaitesi, üçüncüsüyse askeri gücüdür
.
Petrol fiyatları Rusya’nın Aşil Topuğu’dur, Dolar’ın uluslararası rezerv para olma işleviyse ABD’nin.
Rusya, Çin ile birlikte ABD dolarına dayalı ekonomik düzene karşıdır ve bu düzeni değişime zorlamaktadır.
ABD, petrol fiyatlarını hem OPEC’teki müttefiki Körfez ülkeleri üzerinden, hem de Wall Street üzerinden kontrol edebilme imkanına sahip. Petrol fiyatlarındaki düşüş, Rusya ekonomisini kemer sıkmaya ve önlem almaya zorluyor.
Wall Street bankalarına petrol fiyatlarını kontrol edebilme imkanı veren sistemin özünde referans fiyat (benchmark price) oluşturabilme gücü vardır. Rus ham petrolü için referans fiyat, Brent petrolü fiyatıdır. Yani Rusya için Rus petrolünün fiyatını belirleyen güç ABD’dir.
Wall Street bankaları, türev piyasalarda yüklü miktarda alım – satım yaparak Brent petrolünün fiyatını belirleyebilme gücüne sahiptir. Yani Rusya ekonomisinin kaderi, bu bankaların portföy kararlarına bağlıdır. Sistem, doğal olarak spekülasyon ve manüpülasyona açıktır. Herkes gibi Rusya da petrol fiyatlarındaki düşüşle hedeflenen şeyin daha çok kendi ekonomisi olduğunun farkındadır. ABD ham petrolünün (WTI) Brent petrolünden daha ucuz hale gelmesinin, Putin’in bakanlıklardan nerelerde tasarruf tapabileceklerini bildirmelerini isteyen bir kararname imzalamasından ve Medvedev’in petrol fiyatlarının daha fazla düşmesi halinde bütçe kısıntısına gitmek zorunda kalacaklarını açıklamasından hemen sonra Brent petrolü fiyatının 30 doların altını denemesinin bir anlamı olmalı!..
Rusya, bir süredir petrol fiyatlarıyla ilgili referans fiyat oluşturma çalışması yapıyor. Geçen yılın Kasım ayında Rusya Enerji Bakanlığı, Ruble cinsinden referans petrol fiyatı deneme alım – satım işlemlerine başlayacaklarını duyurdu. Deneme çalışmaları tamamlandığında referans fiyata dayalı Rus petrolü vadeli işlem sözleşmeleri St. Petersburg International Mercantile Exchange’de (SPIMEX) işlem görecek. Para birimi Dolar değil, Ruble olacak.
ABD’nin süper güç konumunun devamı için Japonya, Hindistan, Brezilya, Rusya ve Çin (kestirmeden BRIC) gibi dış ticaret fazlası veren ülkelerin ABD doları talep etmeleri, merkez bankalarının ABD dolarını rezerv para olarak tutmaları ve ABD devlet tahvili satın almaları gerekiyor.
Sistem, Dolar talebinin devamlılığı üzerine kurulu. Bu sistem sayesinde ABD, faiz oranlarında kontrol dışı bir yükselme olmaksızın bütçe açıkları verebiliyor ve hiç korkmadan 18.6 trilyon dolar borç biriktirebiliyor.
Unutmayın büyük devletler borçlarını ödemez, çevirirler. Onları büyük yapan şey, kimsenin onlardan borcunun tamamını ödemesini iste(ye)memesidir. Yine unutmayın, ABD’nin vergi gelirleriyle bu borcu ödeyebilmesi mümkün değildir. Ama beşeri sermaye kalitesi ABD’den daha yüksek bir ülke de yoktur. Yani, pozitif fiyatlanacak ve meyvesi bugünden yenilebilecek bir gelecek varsa, bunu yaratacak olan önemli ölçüde ABD beşeri sermayesidir. O nedenle ABD’nin bir yandan para basması, öte yandan hiçbir zaman ani bir mevduat çekilmesi tehlikesi yaşamayacak büyük bir “banka” konumunu sürdürmesi gerekiyor. ABD, dünyanın son ithalat mercii; Fed, majör bankaların (New York Fed’den sağlanan “swap line” imkanı dolayısıyla majör merkez bankalarının da) son borç verme merciidir. Dünya ABD’ye mal satarak büyür, para talebini Fed karşılar. Sistem, Bretton Woods’tan bu yana üç aşağı beş yukarı böyledir. ABD istihbari ve askeri gücü bu sistemi bozmayı hedef alan her türden tehlikeyi bertaraf eder. Bakınız: Afrika Birliği kurup petrolü Afrika Dinarı ile satma çağrısı yapan Kaddafi’nin akıbeti; bakınız: petrolü Avro ile satacağını açıklayan Saddam Hüseyin’in akıbeti...
ABD dolarının rezerv para olma vasfının devamlılığı, Wall Street bankalarının New York Mercantile Exchange üzerinden, kısmen de Intercontinental Exchange ve Dubai Mercantile Exchange üzerinden petrol fiyatlarını belirleyici gücü ellerinde tutmalarına bağlı.
Kısa bir hatırlatma yapalım: 1980’lere kadar petrol fiyatları arz ve talep koşullarına bağlıydı. 1980’lerde Goldman Sachs küçük bir emtia aracı kurumu satın aldı. Sonra diğer bankalar da “işte” gelecek gördüler ve sonrasında petrol fiyatlarını belirleyen güç Wall Street bankaları haline geldi. Çünkü “kağıt petrol” denilen vadeli işlem sözleşmeleri “icat edildi”. Fiziksel teslim şartı olmaksızın petrol alım – satımı yapılmaya başlandı. Yani, fiziksel olarak petrole sahip olmaksızın belli bir miktar petrolü belli bir fiyattan ileride bir tarihte satma taahhüdü altına girmek mümkün hale geldi.
Halen Rus petrol ihracat fiyatı New York ve Londra’da işlem gören Brent petrol fiyatına bağlı. Şayet Rusya kendi petrolü için referans fiyat uygulamasında başarılı olursa, Rus ham petrolü Ruble cinsinden fiyatlanacak ve referans fiyatı Brent fiyatı değil, SPIMEX’de Ruble cinsinden işlem gören Rus ham petrolü vadeli işlem sözleşmelerindeki fiyat olacak.
Kuzey Denizi’nde Brent petrolü rezervleri azalıyor. Avrupa’da petrol üretimi düştü. Rusya, ürettiği petrolün önemli bir kısmını Avrupa’ya ihraç ediyor. Doğal gazda olduğu gibi en büyük müşteriler Almanya, Hollanda ve Polonya. Rusya, ESPO boru hattı ve diğer rotalardan Çin ve bazı Asya ülkelerine de petrol ihraç ediyor.
SPIMEX’e benzer bir girişim Çin’de de proje aşamasında. Çin referans fiyatı Yuan cinsinden olacak ve vadeli işlem (kağıt petrol) sözleşmeleri Shanghai International Energy Exchange’de (SIEE) işlem görecek.
Şayet SPIMEX ve SIEE projeleri başarılı olur ve entegre edilirse, dünyanın en önemli emtiasının ABD doları cinsinden referans fiyatlaması zayıflayacak. Bu da ABD doları talebini azaltacaktır.
Petrol fiyatlarındaki düşüşün arkasında sadece petrol arz ya da talep dinamikleri yok, jeopolitik bir parasal iktidar mücadelesi var. Yazı, bu gerçeğin altını çizmek içindi.
Meraklı okuyucu; 1967 yılında patlak veren Altı Gün Savaşı, sonra OPEC’e dönüşen OAPEC (Petrol İhraç Eden Arap Ülkeleri Örgütü), Arap – İsrail Savaşı (Yom Kippur War), Arap Ülkelerinin ABD, İngiltere, Kanada ve Hollanda’ya koydukları petrol ambargosu, 1973 petrol krizi, Altın Standardı’nın sonu vb. konu başlıkları üzerinden yapacağı okumalarla bakış açısını genişletebilir.