Advertisement
HABERLER ABONE OL

CEM COŞKUN/BERLİN

AB liderleri bugün Fransa’da savaş gündemiyle toplandı. İki günlük zirvede Rusya’ya karşı atılan ve atılacak adımların yanı sıra savaşın birlik ülkeleri üzerindeki etkileri de masaya yatırılacak. ABD ve İngiltere’nin Rusya’ya yönelik enerji ambargosuna Avrupa’nın dahil olup olmayacağı konusu ise AB liderleri açısından alınması en zorlu kararlardan biri olarak önlerine gelecek.

Avrupa’nın enerjide Rusya’ya bağımlılığı ABD ve İngiltere’den kat ve kat fazla durumda. Bu da onları karar almada çok zor bir pozisyonda bırakıyor. Avrupa Komisyonu ilk aşamada 2022 sonuna kadar Rusya’dan doğal gaz ithalatını üçte iki oranında azaltmaya yönelik bir plan açıkladı.

Zirvede liderler tarafından da değerlendirilecek plan, mevcutta yıllık 155 milyar metreküplük gaz ithalatını yıl sonuna kadar 100 milyar metreküp azaltma yöntemlerini içeriyor. Enerji uzmanları planın zor ama uygulanabilir olduğu görüşünde.

100 AP milletvekilinden ambargo imzası

Avrupa Parlamentosu’ndan 100 kadar milletvekili ise, AB liderleri toplantısı öncesinde Rusya’dan petrol, gaz ve kömür ithalatının yasaklanması çağrısında bulundu. Çağrıya imza atan milletvekilleri, AB'nin Rusya’dan enerji ithalatının Ukrayna'daki savaşın finansmanına dolaylı da olsa yardım ettiğini öne sürüyor.

Ekonomik düşünce kuruluşu Bruegel’in tahminlerine göre Avrupa, artan enerji fiyatları nedeniyle Rus gazı için Kremlin’e günde yaklaşık 600 milyon euro ödüyor. Petrol ithalatıyla birlikte bu rakamın günlük 1 milyar euroya yaklaştığı tahmin ediliyor.

Modern bir Rus T-80 tankının maliyetinin 3 milyon euro olduğu öngörüsüyle hesap yapıldığında, Rusya’nın AB’den elde ettiği günlük enerji geliriyle neler yapabileceği gözler önüne seriliyor.

Artan enerji fiyatlarının toplumsal etkisi

Rus gazı ve petrolüne bağımlılığı bilinen Almanya, Rusya’dan enerji ithalatına ambargo getirilmesine karşı çıkan ülkelerin başında geliyor. Alman hükümeti, hali hazırda yüksek olan enerji fiyatlarının böyle bir kararla önlenemez bir hızla artmaya başlamasından ve bunun da “toplumsal barışı” zedeleyecek bir ekonomik ortam oluşturmasından kaygı duyuyor.

Ambargoya karşı olan Avrupalı politika yapıcılar ise doğal gaz fiyatlarının 200 euro, petrol fiyatlarının 130 dolar seviyelerini test ettiği; benzinin litre fiyatının 2 euroyu bulduğu bir ortamda hem sanayi çevrelerinin hem de hane halklarının yaşadığı zorlukları göz önünde bulundurarak, bir sosyal patlamayı tetikleyecek kararların Putin’in yararına olacağını savunuyorlar.

Zaman faktörü ve kısır döngü

Savaş başladıktan sonra bir kez daha görüldü ki Avrupa bu tür bir krize karşı gerekli hazırlıkları yap(a)mamış. Yıllar içinde yanlış politikalarla enerjide tek ülkeye bağımlılık yaratılması, şimdi kısa vadeli önlemlerle çözüm üretilmesine sekte vuruyor.

İşin kötüsü savaş tüm çirkinliği ve hızıyla devam ediyor. Avrupa bir taraftan ekonomik yaptırımlarla Putin’i sıkıştırmaya çalışırken, diğer taraftan yaptırımların da etkisiyle artan enerji fiyatları nedeniyle Rusya’ya iki katı enerji faturası ödeme yükümlülüğüyle karşı karşıya kalıyor. Ve bu kısır döngüden çıkmak için yeterli zamanı da yok.

Kıta Avrupası zor bir seçimin eşiğinde. Nasıl ki savaş başlamadan önceki gerilim sürecinde karar almakta zorlandılar, şimdi yine zorlanıyorlar. Belki de o kararı Putin’in almasını ve Rusya’nın Avrupa’ya enerji sevkiyatını kesmesini bekleyecekler ki hesap kendilerine kesilmesin.

Bu arada maalesef olan Ukrayna’ya ve Ukrayna halkına oluyor…