Merkez Bankası'nın para politikası faizi diye tanımladığı bir hafta vadeli bankalara verdiği TL borcunun yıllık faizi para politikasının yönünü gösteren bir unsur olmaktan çıktı. Öyle anlaşılıyor ki, bu faiz piyasalar izin verdiğinde, bir bahane bulunduğunda indirilecek. Ama, piyasa şartları ne olursa olsun yükseltilmeyecek.
Merkez Bankası piyasaya başka yollarla da TL veriyor. Örneğin, ihtiyacı olan bankalar Merkez Bankası'ndan bir günlük vadede TL borçlanabiliyor. Bu piyasadaki faiz tabu değil. Artabilir de, düşebilir de. Merkez Bankası bu faiz üzerinde çok daha fazla söz sahibi. Bu faizin karışanı yokmuş gibi görünüyor.

YÖN DEĞİŞİKLİĞİ
Son yapılan Para Politikası Kurulu toplantısında Merkez Bankası bir günlük vadede bankalara vereceği borcun faizini yüzde 12.5'e çıkardı. Bir anlamda, haftalık vadede vereceği borcu kısıp bankaları daha yüksek faizle bir günlük vadede fonlayacağını duyurdu. Nereden bakılırsa bakılsın, bu karar para politikası faizini değiştirmeden ekonomideki genel faiz düzeyini artırmak anlamını taşıyor.
Kararın amacı, son haftalarda döviz piyasasında görülen ateşi düşürmek ve söndürmek; kurların yükselmemesine, hatta düşmesine yönelik döviz piyasasına yapılan müdahaleleri güçlendirmek. Eldeki kullanılabilir faiz araçları yelpazesi içinde alınan karar doğruydu. Kurlar da o günden bu yana düşüş eğilimine girdi. Buna karşılık, bankalar arasında gecelik repo faizi yüzde 56 düzeyinden yüzde 11 düzeyine, Hazine bonosu faizi de yüzde 8'den yüzde 10'a çıktı.
Dün yapılan basın toplantısında Merkez Bankası Başkanı gecelik faizlerin yükseltilmesiyle para politikasının sıkılaştırıldığına vurgu yaptı. Kur ve vergi artışlarıyla bozulan enflasyon görünümünün yeniden orta vadeli hedeflere uyumlu hale getirilmesine çalışıldığını söyledi. Gecelik faizlerin artırılmasıyla kur ve vergi artışlarının enflasyon üzerindeki olası ikincil etkilerinin sınırlandırılmasının hedeflendiğinden söz etti.
İleriye dönük enflasyon görünümü dört ay önce de iyi değildi. Tahminler enflasyonun yüzde 7'nin üzerinde olacağında yoğunlaşıyordu. Ama, Merkez Bankası bu durumdan rahatsız değildi. Aksine, dört ay evvel Merkez Bankası ekonominin aşırı soğumasının önüne geçmek için para politikasının gevşetilmesi gereğinden söz ediyordu. Enflasyon raporuna göre, kur ve faiz artışlarından sonra dahi, Merkez Bankası'nın yıl sonu enflasyon tahmininin alt sınırı yüzde 7.8 gibi, dört ay önceki tahminlerden çok uzak değil.
O halde ne oldu da Merkez Bankası yön değiştirdi?

SONUÇLAR
Para politikasının şimdi sıkılaştırılmasının asıl nedeni, enflasyon görünümündeki bozulma değil, döviz piyasasında yaşanan çalkantı.
Bu teşhisin doğru olması durumunda iki önemli sonuç ortaya çıkıyor.
Birinci sonuç: Gecelik faizin artırılmış olması kısa vadeli bir gelişme. Döviz piyasasındaki ateş düşüp kurlar sepet bazında Merkez Bankası'nın arzuladığı düzeye düştüğünde, gecelik faiz de düşürülecektir. Hedef, enflasyon değil, döviz kurlarıdır.
İkinci sonuç: Daha önce para politikası faizi olarak tanımlanan bir hafta vadeli repo piyasasında Merkez Bankası'nın uyguladığı faizin para politikasının duruşunu göstermesi açısından hiçbir önemi kalmamıştır. Para politikası faizi artık her an değişebilen bir hale gelmiştir. Bu, enflasyon beklentilerinin yönlendirilmesi ve Merkez Bankası'nın inandırıcılığı açısından iyi bir gelişme değil.

Advertisement