Advertisement

Yunanistan'ın borçlarının sürdürülebilir olmadığı iki yıl evvel de biliniyordu. Borçların yeniden yapılandırılması öneriliyordu. Kötü örnek olur diye o dönemde borç yapılandırması kabul görmedi. Çıkmaza girilince, Yunanistan alacaklılarla masaya oturmak zorunda kaldı. Şimdi, sözde özel kesim alacaklıların isteğiyle Yunanistan'ın borçlarının iskonto edilmesi pazarlık ediliyor.
Pazarlığın özel kesim tarafı biliyor ki, Yunanistan iflas ettirilmeyecek. Yunanistan da biliyor ki, özel kesim belli bir iskontoyu kabul etmediği takdirde zararları daha da büyüyecek. Bilek güreşi kesintilerle devam ediyor.
Yunanistan'ın iflas etmesi, özel alacaklılar açısından zararların büyümesi anlamına geliyor. Euro Bölgesi açısından ise, iflas, başta Yunanistan'da olmak üzere Avrupa çapında bir bankacılık krizinin ateşleyicisi olabilir. Kaldı ki, elinde Yunanistan bonosu bulunduran en büyük kurum, Avrupa Merkez Bankası, iflas halinde, karşılığı olmayan para basmış durumunda kalacak. Ek sermaye gereksinimi doğacak.

PORTEKİZ SIRADA
Bugün iflas birçok açıdan bir çözüm yolu gibi görünmüyor, tıpkı iki yıl evvel Yunanistan'ın borçlarının yeniden yapılandırılması bir çözüm yolu görünmediği gibi. Borçları yeniden yapılandırıldığında (örneğin, yüzde 70 iskonto ile), Yunanistan'ın borçları sürdürülebilir olacak mı? Kâğıt üzerinde, çok önemli bir varsayımla evet.
Varsayım, Yunanistan'ın iki yıl içinde makul faiz oranlarıyla, piyasalardan borçlanabilme kabiliyetine ulaşması. Borçlar yeniden yapılandırıldıktan sonra da, Yunanistan hiç de küçük olmayan bütçe açığı (2011 yılında milli gelirin yüzde 10'u) vermeye devam eden, hatta bütçesinde faiz dışı açık vermeye devam eden bir ülke olmaya devam edecek. Dolayısıyla, Yunanistan'ın borçlarının sürdürülebilir olup olamayacağı piyasaların tepkisi ile yakından ilgili.
Yunanistan Euro Bölgesi'nin diğer zayıf halkaları için örnek olmaya devam ediyor. Yunanistan'ın borçlarının yüzde 70'ini silip vadeyi 30 yıla kadar uzattığı bir ortamda Portekiz borçlanmalarına neden yıllık yüzde 15 faiz ödemeye devam etsin? Bu soruyu Portekiz'in kendi sormasa, finans piyasaları soracak. İki yıl evvel "Yunanistan'a yardım yapılırken neden Portekiz'e yardım yapılmasın ki" yaklaşımı ne anlama geldiyse, piyasalar açısından Portekiz'in borçlarını yeniden yapılandırması olasılığı aynı şey.
Portekiz de bir biçimde borçlarını yeniden yapılandırmaya zorlanabilecek.

BULAŞICILIK BAŞLADIKTAN SONRA
İtalya ve İspanya'nın kredi notları düştükçe, Avrupa Birliği'nden yardım talep etmeleri olasılığı artıyor. İtalya potada. Gayrimenkul piyasasının karışması durumunda, İspanya da potaya girebilir, hatta İtalya'yı geçebilir. Avrupa İstikrar Fonu'nun cephanesi İtalya ve İspanya'yı kurtarmaya yeter mi? Tek başına Yunanistan ve Portekiz'i kurtaramayan bir yaklaşım bu ülkelerin derdine hiç deva olamayabilir.
İrlanda bu tartışmaların dışında tutulmalı. İrlanda ekonomisi büyüyor. Alınan önlemlerle İrlanda bütçesi tahminlerin de ötesinde güçlü bir performans gösteriyor. Dolayısıyla, İrlanda bugün potanın kenarında, ama İspanya ve İtalya'dan daha uzakta bir yerde.
Yunanistan sorunu bulaşıcı hale gelmeden radikal önlemler alınabilseydi, alınan önlemlerin örnek olma özelliği hiç olmayacaktı. Yunanistan kendi başına bir olay olarak algılanacaktı. Avrupa o şansını yitirdi. Artık Yunanistan'a yönelik alınan ve alınacak her önlem sorunlu diğer ekonomiler için de örnek teşkil ediyor. Aslında, Euro Bölgesi'nin en büyük sorunu, Yunanistan ekonomisinin kurtarılmasının maliyetinin yüksekliği değil, kurtarılma şeklinin herkes için örnek olması. O nedenle de, alınan her önlem artık sonun başlangıcı olma niteliğinde.