Advertisement

Yılın ilk sekiz ayı karşılaştırıldığında, cari işlemler açığının geçen yıla göre bu yıl üçte bir azaldığını görüyoruz. Açık 54.2 milyar dolardan 36.1 milyar dolara geriledi. Gerilemenin arkasında elbette dış ticaret açığının (FOB bazında) azalması var. Dış ticaret açığı ise ithalatın (FOB) gerilemesinden çok ihracatın (FOB) artmasından kaynaklandı.
Geçen yılın ilk sekiz ayında toplam ithalat 155 milyar dolarken bu yılın aynı döneminde 151.1 milyar dolar oldu. Toplam ithalat yüzde 2.3 düştü. Buna karşılık, aynı dönemde ihracat yüzde 13.5 artarak 93.7 milyar dolardan 106.3 milyar dolara geldi.
Ekonomik büyüme yavaşladı, ama ithalat talebi doğal olarak düşmedi. Türkiye ekonomisinin geldiği mutlak büyüklük belli bir ithalat talebini zorunlu kılıyor. Her yüzde 1 'lik büyüme ek ithalat talebi yaratıyor. Bu yıl yüzde 2 gibi ithalatın düşmesi aslında geçen yılki hızlı büyümenin ithalat üzerinde oluşturduğu köpüğün gitmesinden kaynaklanıyor.
Önümüzdeki dönemde, ekonomik büyüme eksiye dönmediği takdirde, ithalat talebinin büyümeyle paralel artma eğilimine gireceğini göreceğiz. Cari işlemler açığının artıp artmayacağı ise büyümenin ne denli yavaş olacağı ve ihracat artışının ne denli güçlü olacağıyla yakından ilgili.

DÖVİZ TALEBİ
Ekonominin belli bir dönemdeki döviz talebini cari işlemler açığının büyüklüğü ile resmi döviz rezervlerindeki artış olarak tanımlarsak, ilk sekiz ay itibarıyla, ekonominin döviz talebi geçen yıl 58.9 milyar dolarken bu yıl 53.4 milyar dolara geriledi. Cari işlemler açığındaki gerileme çok daha fazla oldu. Cari işlemler açığının düşmesiyle gerileyen döviz talebi, Merkez Bankası'nın döviz rezervlerindeki artışı hızlandırmasıyla arttı. Resmi rezervler geçen yılın ilk sekiz ayında 4.7 milyar dolar artarken bu yılın aynı döneminde 17.3 milyar dolar arttı. Dolayısıyla, net olarak döviz talebindeki düşüş sınırlı kaldı.
İlk sekiz ayda, yaklaşık 49 milyar dolar civarında olan kayıt altındaki net dış finansman, bu yıl geçen yılın aynı düzeyindeydi. Yani, kayıtlı finansman toplam döviz talebinin altında kalmıştı. Kayıt altında olmayan döviz girişleri geçen yıl 9 milyar dolar civarındayken bu yıl 4.2 milyar dolar oldu.

DÖVİZ ARZI: DIŞ FİNANSMAN
Geçen yıldan bu yıla dış finansmanın genel yapısında çok önemli bir değişiklik olmadı. İlk sekiz ayda net doğrudan yabancı yatırımlar geçen yıl 9 milyar dolar olurken bu yıl 7 milyar dolara geldi. Aynı dönemde portföy yatırımları 17.5 milyar dolardan 20.3 milyar dolara yükseldi. Doğrudan borçlanmalar yoluyla elde edilen dış finansman da 23.4 milyar dolardan 22 milyar dolara geriledi.
Asıl değişiklik doğrudan borçlanmaların aktörlerinde oldu. Geçen yıl bankacılık dışı sektörler 19 milyar dolar doğrudan borçlanabilmişken bu yıl yalnızca 5 milyar dolar borçlanabildiler. Buna karşılık geçen yıl 5.9 milyar dolar doğrudan borçlanan bankalarımızın bu yıl aynı kanaldan elde ettikleri dış finansman 18 milyar doları aştı.
Özetlersek, kabaca şöyle bir resimle karşı karşıyayız: Ekonomik büyüme düşüyor; ithalat neredeyse sabit; ihracat arttığı için dış açıklar azalıyor; dış finansmanın miktarı neredeyse aynı; reel sektör yerine bankalarımız dış borçlanıp borçlandıkları parayı Merkez Bankası'na borç vererek döviz rezervlerini artırıyorlar.