Advertisement

2012 yılında öne çıkarılabilecek ekonomik gelişmelerin en önemlilerinden biri hiç kuşkusuz cari işlemler açığının azalması oldu. On iki aylık bazda, ağustos ayları itibarıyla, cari işlemler açığı geçen yıl 74.7 milyar dolarken, bu yıl 59 milyar dolara geriledi. İlk sekiz ay itibarıyla da açık, 54.2 milyar dolardan 36.1 milyar dolara geriledi.
Cari işlemler açığı azaldı, ama Türkiye'nin kısa vadeli dış borçları hızla arttı. Cari işlemler açığının azalması Türkiye ekonomisinin ileriye dönük riskini düşürmesi beklenirken, kısa vadeli borçların hızla artması risk üzerinde tam tersi etki yapabilir.
Dünkü yazıda vurgulandığı gibi, cari işlemler açığının düşmesi yoluyla dış finansman talebini bir ölçüde azalttık, ama döviz rezervi biriktirme politikası yoluyla toplam dış finansman ihtiyacını aynı paralelde azaltamadık. Bir anlamda, cari işlemler açığı finansmanı dışındaki ek dış finansman talebi bankacılık kesiminin kısa vadeli dış borçlarının hızla artması yoluyla karşılandı.

DIŞ BORÇLAR VE DÖVİZ REZERVLERİ
Alındığındaki orijinal vadesi bir yıldan az olan borçlanmalar kısa vadeli olarak nitelendiriliyor. Türkiye'deki ekonomik birimlerin bu yılın ağustos ayı itibarıyla toplam kısa vadeli dış borcu 101.6 milyar dolar. Türkiye'nin toplam brüt dış borcunun 325 milyar dolar olduğu düşünülürse, kısa vadeli dış borcumuz küçük sayılmaz. Kaldı ki, kısa vadeli dış borçlarımızın döviz rezervlerimizden daha yüksek olması da uluslararası çevrelerin hoş karşıladığı bir durum değil.
Kısa vadeli dış borçlarımızdaki artış kaygı verici nitelikte. Merkez Bankası verilerine göre, kısa vadeli borçların yüzde 90'ı özel kesime ait. Kamu kesiminin kısa vadeli dış borçlarının tümü kamu sermayeli bankalardan kaynaklanıyor. Özel kesimin kısa vadeli dış borçları ağırlıklı olarak bankalara ait. Ağustos ayı itibarıyla, özel bankaların 56.3 milyar dolar, banka dışı finansal kesimin 2.2 milyar dolar ve finansal olmayan kuruluşların da 31.6 milyar dolar kısa vadeli dış borcu var.
Geçen yıl sonunda özel ve kamu kesimi bankalarının toplam kısa vadeli dış borç stoku yaklaşık 52.5 milyar dolardı. Ağustos ayı itibarıyla bu rakam 66.7 milyar dolar oldu. Bankaların kısa vadeli dış borç stoku yaklaşık 14 milyar dolar arttı. Bu dönemde resmi döviz rezervlerindeki artış da yaklaşık 1 7 milyar dolardı. Resmi döviz rezervlerindeki artışın tümü Merkez Bankası'nın bankalardan borçlanması yoluyla gerçekleştiği düşünülürse, döviz rezervlerindeki artışın kısa vadeli borçlanma yoluyla sağlandığı sonucuna varmak hiç yanlış olmaz.
Finansal olmayan kuruluşların kısa vadeli dış borcu geçen yıl sonunda 27.5 milyar dolarken, bu yılın ağustos ayı itibarıyla 31.6 milyar dolar oldu.

BİR YIL İÇİNDE ÖDENECEK
Alındığında hangi vadede olursa olsun, bu yılın ağustos ayı itibarıyla vadesine bir yıldan az kalmış dış borçlarımız 143.3 milyar dolar. Bunun 123.5 milyar doları özel kesime ait. Kamu ve özel bankaların bir yıl içinde ödemek durumunda oldukları toplam dış borcu 72.9 milyar dolar. Finansal olmayan kuruluşların bir yıl içinde ödeyecekleri dış borcu ise 52.6 milyar dolar.
Uluslararası finans sisteminin yeniden bir krize girmesi durumunda bu rakamlar Türkiye ekonomisine yönelik ciddi risklere işaret ediyor. Türkiye ekonomisinin yumuşak karnı bu alanda.