Yılın ilk dokuz ayında cari işlemler açığı 39.3 milyar dolar oldu. Mutlak olarak yüksek bir rakam. Dokuz aylık cari işlemler açığının yıllık milli gelire oranı yüzde 5 civarında. Geçen yılın aynı döneminde cari işlemler açığının 60 milyar doların üzerinde olduğu hatırlanırsa, gelinen düzey küçümsenecek boyutta değil.
Cari işlemler açığı 20 milyar dolar düştü. Düşüşün 19 milyar doları FOB bazında dış ticaret açığının düşüşünden kaynaklandı. Dış ticaret açığındaki düşüşün 14.6 milyar doları ihracat artışıyla, 4.4 milyar doları ithalatın azalmasıyla oluştu. Kısacası, dış ticaret açığının gerilemesinde ithalat azalmasının katkısı ihracat artışının katkısına göre çok daha az oldu. Türkiye ekonomisi çok büyük ölçüde ihracat artışı yoluyla cari işlemler açığını küçümsenmeyecek boyutta azaltabildi.

BÜYÜME SINIRLANIYOR
Toplam ekonomik büyümenin talep açısından kaynağını ikiye ayırabiliriz: Net dış talep (ihracat eksi ithalat) büyümesi ve iç talep büyümesi. Türkiye ekonomisi geleneksel olarak iç talep büyümesiyle büyüyebilen bir yapıda. Net dış talep büyümesinin toplam ekonomik büyümeye olumlu katkı yaptığı dönemler, büyümenin hızlandığı değil, aksine büyümenin yavaşladığı ya da ekonominin küçüldüğü dönemlerdir. Şimdi de öyle oluyor. İç talep büyümesinin çok zayıf ya da iç talebin gerilediği bir dönemde net dış talep büyümesi toplam ekonomik büyümeye olumlu katkı yapıyor.
İç talepteki durgunluk nedeniyle yurtiçinde satılamayan üretim ihracata yöneliyor. İç talep gerilemesinin neden olduğu üretim düşüşü ise ithalatın artmasına engel oluyor ya da ithalat düşüyor. Net iç talep böylece büyümüş oluyor. Net dış talep Türkiye ekonomisinin çok küçük bir parçası. Örneğin, geçen yılın tümünde iç talep toplam milli gelirin yüzde 105'ini oluştururken, net dış talep milli gelirin yüzde 5'iydi. Dolayısıyla, net dış talep büyümesinin toplam ekonomik büyümeye katkısı görece sınırlı oluyor.
Önümüzdeki dönemde net dış talep büyümesinin de giderek daha sınırlı kalması söz konusu. Buna karşılık iç talepteki gerilemenin devam etmesi durumunda, toplam ekonomik büyümenin de tahminlerin ötesinde düşük kalması söz konusu olabilecek. Yılın üçüncü üç ayına yönelik veriler ekonomik büyümenin ikinci üç aydaki büyümenin oldukça gerisine düşebileceği yönünde bir izlenim veriyor.

DIŞ FİNANSMAN SORUN DEĞİL
Cari işlemler açığının finansmanında hiçbir sorun görünmüyor. Aksine, uzun yıllardır ilk kez, dış finansmanın bol olduğu bir dönemde cari işlemler açığı düşme eğilimi gösteriyor. İlk dokuz aylık dönemde geçen yıl 58 milyar dolar net dış finansman sağlanmıştı. Bu yıl sağlanan net dış finansman 51 milyar dolar oldu. Cari işlemler açığındaki düşüş, net dış finansmandaki düşüşün çok üzerinde gerçekleşti. Sağlanan net dış finansmanın önemli bir bölümü bu yıl reel faaliyetlerde kullanılmayıp Merkez Bankası'nın döviz rezervlerinin artmasına gitti.
Geçen yılın ilk dokuz aylık döneminde bankalar dışı özel kesimin elde ettiği net dış finansman 21.5 milyar dolar civarındayken, bu yıl aynı dönemde bu rakam 5.5 milyar dolar oldu. Buna karşılık, aynı dönemde bankaların sağladığı net dış finansman 11 milyar dolardan 15.3 milyar dolara yükseldi. Portföy yatırımları da 15.3 milyar dolardan 24.9 milyar dolara yükseldi. Döviz rezervlerindeki artış ilk dokuz ayda geçen yıl 7.5 milyar dolardı, bu yıl 18.1 milyar dolar oldu. Dış finansman büyük ölçüde Merkez Bankası'na çalıştı.

Advertisement