Advertisement

İngiltere Merkez Bankası Başkanı Mervyn King'in görev süresi gelecek yılın yaz aylarında doluyor. Yerine kimin atanacağı merak konusuydu. Geçen hafta merak giderildi. Yeni başkan şu andaki Kanada Merkez Bankası Başkanı Mark Carney oldu.
İngiltere Maliye Bakanı'nın söylediğine göre Mark Carney gelecek yılın mart ayına kadar Kanada Merkez Bankası Başkanı olarak görev yapmaya devam edecek. Haziran ayında da yeni görevine başlayacak. Bu arada kendi arzusuyla Avam Kamarası'nın ekonomiyle ilgili komisyonuna gelip milletvekillerinin sorularını da yanıtlayacak.
Bu atamayla merkez bankası başkanlığı bir şirketin CEO'su konumuna gelmiş gibi görünüyor. Bir şirketin CEO'sunun bir başka şirkete CEO olmasına benzedi. Milliyet değil, bilgi, beceri ve saygınlık öne çıktı. Önce garipsenebilecek bir durum gibi görünüyor. Biraz düşününce, İngiltere'nin dünya ekonomisindeki rolü biraz göz önüne alınınca, aslında çok da garipsenecek bir durum değil.

EKONOMİ DEĞİŞİYOR

Yeni Başkan Mark Carney, İngiliz vatandaşı değil. Eşi ve çocukları Kanada ve İngiliz vatandaşı. Kendisi yalnızca Kanada vatandaşı. İngiltere tarihinde ilk kez İngiliz olmayan biri bu göreve atanıyor. Carney başkan olduktan sonra İngiliz vatandaşı olmak için müracaat edecekmiş. İngiliz vatandaşı olmaması İngiliz Merkez Bankası Başkanı olmasına engel değil. İngiliz Maliye Bakanı'na göre, "Carney'nin İngiliz vatandaşı olmaması sorun değil, sonunda Carney de Kraliçe'nin tebaasından".
Arjantin vatandaşı ve eski Arjantin Merkez Bankası Başkanı Mario Blejer yıllarca İngiliz Merkez Bankası Para Politikası Kurulu üyeliği yaptı. Aynı zamanda iyi bir akademisyen de olan Blejer, İngiliz para politikasına hem akademik bakış açısını hem de gelişmekte olan bir ülkede edindiği deneyimleri getirdi.
Benzer atamaları İsrail'de de görüyoruz. Orada milliyet değil, din önemli. Michael Bruno ve Jacob Frenkel gibi İsrail Merkez Bankası eski başkanları aynı zamanda Amerikan vatandaşıydı. Amerikan üniversitelerinde uzun zaman çalışmış akademisyenlerdi. Şimdiki Başkan Stanley Fischer, Rodezya doğumlu Amerikalı.
Artık para politikasının milli bir tarafı kalmadı. Uluslararası sermaye hareketleri küresel düzeyde tamamen serbest bırakılıp sınırlar arası fon akışlarının artıp derinleşmesiyle hiçbir ülkenin bağımsız bir para politikası izleme lüksü yok. Para politikasında milli olmak değil, uzman olmak öne çıktı. İngiltere'de yabancı uyruklu bir merkez bankası başkanı atanmasının arkasında da bu neden var.
Eskiden tüm dünyada merkez bankası başkanlığı siyasi nitelikli atamalardı. Ekonomik gelişmeler, özellikle gelişmiş ülkelerde, siyasi dürtülerle merkez bankasının idare edilmesini olanaksız hale getirdi. Ekonomiyi, para piyasalarını, bankacılığı ve para politikasını bilmek çok daha önemli hale geldi. Giderek benzer nitelikler maliye bakanlarında dahi aranmaya başlandı.

ÇİFTE VATANDAŞLIK

Bunları düşünürken insanın aklına 1993 yılında TC Merkez Bankası Başkanı olan Bülent Gültekin'e yapılanlar geliyor. Çifte vatandaş diye gazeteler günlerce malzeme yaptılar. Yıllarca Amerika'da akademisyenlik yapmış birini Türkiye vatandaşı olmakla birlikte aynı zamanda Amerikalı diye eleştirdiler. Amerikan vatandaşlığından vazgeçmek zorunda bıraktılar.
Bizde çifte vatandaşlık, Türkiye vatandaşı olmanın getirdiği haklardan feragat etme ve vatandaşı olduğunuz diğer ülkede Türkiye lehine propaganda yapma görevini veriyor. Çifte vatandaş birinin Türkiye'de kamu kesiminde üst düzeyde görev yapması mümkün mü? Seçimle de olsa, atamayla da olsa sanmıyorum. Varsa, hemen o kişiyi hırpalayalım!