Advertisement

Bugün yılın üçüncü üç ayına yönelik milli gelir verileri ile sanayi üretim endeksi
açıklanıyor. İkisi de önemli. İkisi de pek parlak bir resim çizmeyecek. O konuları önümüzdeki günlerde irdeleriz. Bugün hangi konuya girilse, çok fazla ilginç olmayacağı için gündemdeki bir yazıyı doldurmayacak konularda bazı notları paylaşmak daha iyi olabilir.
Türkiye İstatistik Kurumu'nun her ayın 3'ünde saat 10'da kamuoyu ile paylaştığı fiyat endeksleri verisinin bu ay 15-20 dakika önce ilgilenenlerin eline geçmiş olması hoş değil. Ama, bir kasıt aramak ya da bir suçlu bulup cezalandırmaya çalışmak da çok fazla anlamlı değil. Her sistem bazı zafiyetler içerebilir. Zafiyetlerin asgaride tutulabilmesi için çok büyük çaba gösterilmesi esastır. Ortaya çıktığında, zafiyetleri ortadan kaldırmak da öncelikli görevdir.
TUİK'in veri yayınlama sürecinde de böyle bir zafiyet olduğu şüphe götürmez. Düzeltilmeli. Mutlaka da, düzeltilecektir. Ama, bunu verileri yayınlayan ile kullananları bir tartışma ortamına çekmek TUİK'in itibarının korunması açısından çok yanlış bir yol. Bu konuda hassasiyet göstermesi gereken taraf TUİK. "Hem suçlu hem de güçlü" izlenimi yaratarak TUİK yalnızca kendine ve yayınladığı verilerin itibarına zarar verir.
Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) Başkan ve üyeleri yasa değişikliği ile görevden alındı. SPK Yasası, Merkez Bankası ve diğer bağımsız kurullarda olduğu gibi, Başkan ve üyelerin belli bir süre ile görev yapmaları ilkesini içerir. Atandıkları yolla görevlerinden alınamazlar. Türkiye 2001 yılında yeni bir usul keşfetti. Yasa yoluyla bu konumdaki kişiler artık görevden alınabiliyor. İlk kez Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu Başkan ve üyelerinin görevden azli bu yolla olmuştu. Yol açıldı. Yarın benzer bir uygulama Merkez Bankası'nda da yapılırsa, şaşırmamak gerekir.
Uygulama son derece gayri medeni. Bu konumdaki kişilerden istifa etmeleri istense, istifa ederler. Etmiyorlarsa, zaten bu görevleri yapmaya uygun insanlar değil demektir. Kabahat onları atayanlardadır. Bu görüldüğünde, bundan sonra bu göreve atanacak insanlar daha dikkatli seçilir. En azından medeni ülkelerde bu böyle yapılıyor.
Bağımsız kurulların bağımsızlıkları bu çeşit uygulamalarla sorgulanır hale geliyor. Yasanın getirdiği idari bağımsızlık güvencesi yok edilmiş oluyor. Bu kurumların bağımsız olmalarından beklenen faydalar elde edilmemiş oluyor. Kısacası, piyasayı bozucu bir uygulama oluyor. Yeni SPK Yasası'na göre bu da suç!

ALMANYA VE AMERİKA
Almanya ekonomisinin büyüme tahminleri Bundesbank (Almanya Merkez Bankası) tarafından çok ciddi bir biçimde aşağı yönde yüzde 1.6'dan yüzde 0.4'e güncellendi. Güncellenmenin çok büyük olması güncellemenin gecikmesinden kaynaklanıyor. Beş ay önce yapılması gereken, ve bugüne kadar iki ayda bir 0.3 civarında yapılabilecek güncelleme bir kerede yapılınca, piyasaların kafası allak bullak oldu. Bundesbank zaten karışık bir dönemde ek bir şok yaratmamak için güncellemeyi erteleyip duruyordu. Başka veriler büyüme tahmininin havada kaldığını gösteriyordu. Ama, sonuç daha kötü oldu.
Amerika'da "mali uçurum" tehdidi giderek daha ciddi bir hal alıyor. Konu teknik ya da ekonomik olmaktan çıkıp dört dörtlük siyasi bir çekişme halini aldı. Demokratlar "Biz iktidarız" derken, Cumhuriyetçiler "Başkanlık seçimini kaybetsek de, asıl iktidarda biziz" diyorlar. Yılın son günü gece yarısına doğru mutlaka bir çözüm bulunacaktır. O süreçte kim diğerinin burnundan bir kıl alırsa, o yanlarına kâr kalacaktır. Hep böyle oluyor.