Advertisement


2013 yılı siyasi gündemin ekonomiyi de etkileyebileceği bir yıl olmaya aday. Bu yıl yerel seçimler olabilir. Olmazsa, 2014 yılında üç farklı seçim izleyeceğiz. Seçim takvimi nasıl şekillenirse şekillensin, özellikle yılın ikinci yarısında siyasi gündem yoğunlaşacak. Yoğun siyasi gündem ekonomide belirsizliklerin artmasına neden olabilir.
Siyasetten gelen belirsizlikler aynı zamanda Türkiye ekonomisinin büyümede zorluk çektiği bir dönemle çakışıyor. 2012 yılı boyunca dile getirilen “ekonomide dengeleme“ ve “yumuşak iniş“ senaryoları arzulandığı gibi gerçekleşmedi.
Ekonomik büyüme tahminlerin ötesinde yavaşladı. 2013 yılında büyümenin hızlanması büyük ölçüde iç ve dış belirsizliklerin azalmasına bağlı. Siyaset ekonomik büyüme taraflısı olduğundan, büyümeyi hızlandırmaya yönelik siyasi baskılar söz konusu olabilecek. Bu yaklaşım 2012 yılında başlayan bütçe dengesindeki bozulmayı hızlandırabilir.

BÜYÜMEYE DESTEK
Ekonomik büyümeyi hızlandırmaya yönelik olarak maliye politikalarının çok fazla yeri kalmadı. 2012 yılındaki uygulamalarla o alandaki kurşunu tükettik sayılır. Buna karşılık, enflasyonun hedeflenen noktaya yakın seyretmesiyle para politikasının ekonomik büyümeye destek vermesi beklenebilir. Merkez Bankası zaten bu yönde hareket ettiğini düşünüyor. Çeşitli çevrelerde Merkez Bankası yetkililerince yapılan konuşmalardan da, politika yapıcılarının, ekonomik büyümeye yönelik genişletici politikaların maliye yerine para politikası ile gerçekleştirilmesinin daha doğru olduğu fikrinde olduklarını anlıyoruz. Sorun, para politikasının ekonomik büyümeye ne denli destek verebileceği.
Geçen yılın ortasından itibaren para politikasının büyümeye destek verdiği söyleniyor. Piyasada bırakılan TL ve Merkez Bankası’nın piyasayı fonlaması açısından para politikasının genişleyici yönde olduğu iddia edilebilir. Ama, Türkiye ekonomisinin büyümesi, gevşek TL politikası ile değil, gevşek döviz politikası ile oluyor. 2012 yılında döviz politikasının gevşek olduğunu iddia edemeyiz. Dolayısıyla, ekonomik büyümenin hızlanması çok büyük ölçüde yurtdışı piyasalardaki risk iştahı ile Merkez Bankası’nın gelen dövizleri piyasada bırakıp bırakmayacağına bağlı olacak.

BÜTÇE UYGULAMASINA DİKKAT
2013 yılının 2012 yılının çok benzeri olması olasılığı çok fazla. 2012 yılında cari işlemler açığının düşmesiyle övünmüştük. 2013 yılında aynı hikayeyi anlatmamız zor olacak. Aksine, cari işlemler açığı bu yıl az da olsa artabilecek. Dış ticaret açığı da düşük büyümeye rağmen doğal olarak artacak. Ekonomik büyümenin hızlanması dış açıkların hızlanarak artmasına neden olabilir. Özellikle kadınlarda işgücüne katılımın artması ve ekonomik büyümedeki göreli durgunluğun istihdam artışını törpüleyeceği varsayımıyla, 2013 yılında işsizlik oranı yüzde 8-9 civarında salınabilir. İşsizlik oranında yüzde 7’nin altını görmemiz çok zor görünüyor.
Artan siyasi baskılarla maliye politikasının 2013 yılında biraz daha gevşemesi çok büyük bir olasılık. Bütçe açığının 35 milyar lira civarında olacağı tahmin edilse de, bunun yüzde 50 fazlası ile gerçekleşmesi şaşırtıcı olmaz. Enflasyonun yüzde 5 civarında tahmin edildiği bir yılda faiz dışı harcamaların yüzde 12 kadar artırılması maliye politikasının zaten gevşetilmek istendiğinin işareti olarak alınmalı. Vergi gelirlerinin yüzde 14 kadar artmasının nasıl olacağı da şüpheli. Tüm okurlarıma sağlıklı ve mutlu bir yıl dilerim.