Advertisement

Yılın başında küresel ekonomi açısından bu yılın geçen yıldan daha iyi olacağı yönünde genel bir kanaat vardı. Veriler olumluydu. Amerikan ekonomisi yüzde 2'nin üzerinde büyümüştü. Euro Bölgesi'nin sorunları devam ediyordu, ama düzelme yolunda olumlu bir havab yaratılmıştı. Çin ekonomisinin büyümesi geçen yılın ortalarında oluşan beklentilerin aksine o denli de yavaşlamamıştı.
Geçen yılın sonuna kadar yatırımcıların çekindiği Amerika'daki "mali uçurum" riski bir şekilde atlatılmıştı. Sorunların hepsi masada duruyordu. Ama, yılın ilk gününde ileriye bakıldığında, olumlu beklentiler olumsuzlukları bastıracak kadar güçlüydü. Bu bakış açısıyla, gelişmiş ülke piyasaları çok olumlu bir havaya büründü.

İLK İKİ AY, ON İKİ AYA BEDEL
Tabloda seçilmiş ülkelerdeki hisse senedi piyasalarındaki endekslerin son 52 haftalık ve yılbaşından bu yana olan değişmeleri veriliyor. Amerika'da Dow Jones ve Nasdaq hisseleri neredeyse tüm yıldaki kazançlarını bu yılın ilk 8 haftasında elde etmişler. İngiltere'de hisse senetleri fiyatlarındaki bu yılki artış, son bir yılda gerçekleşen artışın üzerinde. Euro Bölgesi'nin büyük ülkelerinde ise yılbaşından bu yana bir artış var, ama son bir yıldaki artışın oldukça altında. Avrupa daha temkinli, ama olumlu.
Euro Bölgesi'nin sorunlu ülkelerindeki hisse senedi piyasaları, zaman farkı hesaba katılırsa, yılbaşından bu yana genelde son bir yıldaki performanslarından daha iyi bir görüntü veriyorlar. Örneğin, İspanya piyasası son bir yılda yüzde 4.1 düşerken, yılbaşından bu yana az da olsa bir artış kaydetti. İtalya piyasası son bir yılda yüzde 1.5 değer kaybederken, bu yılki değer kaybı seçimlerdeki belirsizliklerle yalnızca yüzde 0.2 oldu. Bu yıl Portekiz piyasası yüzde 8.2, İrlanda piyasası yüzde 8.8 arttı. Son bir yıldaki kazançlarının yarısından fazlasını yılın ilk 8 haftasında elde ettiler.

HAVA DEĞİŞEBİLİR
Küresel ekonomi açısından bu yılın geçen yıldan daha iyi olma olasılığı yüksek de olsa, piyasalar bu yöndeki beklentinin hak ettiğinden daha hızlı koştu. Risklerin farkına varılmaya başlandı. İtalya ve İspanya'daki siyasi belirsizlikler ağırlık kazanıyor. Programlanan reformların uygulanabilirliği sorgulanıyor. Avrupa bankalarının Avrupa Merkez Bankası'na olan borçlarını beklendiği ölçüde geri ödeyemediği anlaşıldı. Moraller bozuldu. Amerika'da bütçe ve borçlanma konusunda siyasi çekişme her gün yeni bir zirve yapıyor. Eninde sonunda bir uzlaşıya varılacak, ama uzun süre yatırımcılar kendilerini diken üzerinde hissedecekler. İngiltere'nin kredi notu düşürüldü.
Kısacası, ortalık toz pembe değil. Riskler daha fazla görünür olmaya başladı. Hisse senedi piyasaları ise daha pembe bir tabloyla tutarlı hareket ediyordu. Dolayısıyla, önümüzdeki dönemde piyasalarda havanın değişmesi şaşırtıcı olmaz.