Advertisement

1980'li ve 1990'lı yıllarda merkez bankacılığı fiyat istikrarını öne çıkarırdı. Para otoritesinin fiyat istikrarını sürdürebilmek için siyasi otoriteden bağımsız hareket etmesi esastı. Nereden gelirse gelsin, fiyat istikrarını tehdit eden her türlü gelişmeyi göğüslemek, merkez bankası başkanlarının en önemli uğraşısıydı.
Devir değişti. 2008 yılında derinleşen küresel krizle beraber merkez bankacılığı önemli bir değişim sürecine girdi. Merkez bankacılığında para basmak marifet, enflasyon riskini çok fazla öne çıkarmamak erdem oldu. "Fiyat istikrarı" kavramı çok fazla telaffuz edilmemeye başlandı. Görev süresi dolan merkez bankası başkanları yerine para basmayı para politikasının merkezine koyan kişiler atanmaya başlandı.

ARAYIP DA BULUNAMAYACAK BİR ADAY

Para basmayı para politikasının merkezine koyanlardan biri de Haruhiko Kuroda idi. Büyük bir olasılıkla Japon Merkez Bankası'na (BoJ) Başkan olacak. Uluslararası ekonomik gelişmeleri takip edenler için Kuroda çok bilinen bir kişilik. Kuroda, dünyanın 1970'li yıllarda tanıdığı içine dönük, fikrini açıkça söylemekten kaçınan Japon görüntüsünü silen ve düşüncelerini açıkça her platformda savunabilen, gerektiğinde beraber çalıştığı hükümeti dahi eleştirmekten kaçınmayan bir kişilik. Bu açıdan kendisini beğenenlerdenim.
Kuroda'nın başkan seçilebileceği haberi piyasaları heyecanlandırdı. Genel kanı, Kuroda'nın içinde yaşanan konjonktürde Japonya'nın ihtiyacı olduğu bir isim. On yıl önce BoJ'un enflasyon hedeflemesine gitmesini savundu. O dönemde yıllık yüzde 3 civarında bir enflasyonun hedeflenerek BoJ'un para basmasını önerdi. 1990'lı yılların başından bu yana Japon ekonomisinin deflasyon sorununu başka türlü çözemeyeceğini düşündü. Deflasyon sorunu çözülmeden de ekonomik büyümeye geçilemeyeceğini dile getirdi.
Kuroda'nın görüşleri şimdi değişmiş değil. Daha resmen başkan olmadan, BoJ'un yıllık yüzde 2'lik bir enflasyonu hedeflemesi gerektiğini, bunun için de 2 yıla ihtiyacı olduğunu dile getirdi. Doğal olarak, görev süresi dolan Başkan Shirakava'nın BoJ'un sınırsız bir biçimde bankalara borç vermesi planını Kuroda da destekliyor.
Öyle anlaşılıyor ki, yeni Başbakan Abe aradığını bulmuş. Birkaç Alman'a merkez bankacılığını bıraktıran Avrupa Merkez Bankası da Mario Draghi'de aradığını bulmuştu. İngiltere de Kanada da para basma konusunda elini kirleten tecrübeli bir ismi İngiliz Merkez Bankası'na başkan yaparak geçmiştekinin aynısını daha fazlasıyla yapabilmenin yolunu kapamamış oldu.

BİZLERİN SORUNU OLABİLİR

Kuroda'nın tecrübesine diyecek hiçbir şey yok. Bir merkez bankası başkanı olması için gerekli tüm şartları fazlasıyla sağlıyor. Çok iyi bir eğitim almış. Tokyo Üniversitesi'nde hukuk, Oxford'da ekonomi okumuş. Maliye Bakanlığı'nda çeşitli defalar çalışmış. Maliye'de en son, uluslararası ilişkilerden sorumlu Maliye Bakan Yardımcılığı görevinde bulunmuş. IMF'de Başkan Yardımcısı olarak görev yapmış. Şimdi de Asya Kalkınma Bankası Başkanı. Ulusal ve uluslararası bürokrasi deneyimine diyecek yok.
Kuroda'nın BoJ Başkanlığı için fazlası var, ama hiçbir eksiği yok. Bütün deneyimleri bir tarafa, BoJ Başkanlığı görevine seçiliyor olması Japonya'nın ekonomik sorunları para basarak aşabileceğine inanmış olması. Gelişmiş ekonomilerde artık merkez bankası başkanlığı için yeni kriter bu.
Amerika'da Bernanke, Asya'da Kuroda, Avrupa'da Carney ve Draghi küresel piyasaları bizim gibi ülkelerin döviz rezervi olarak tuttukları paralarla boğdukça, kendilerini kurtarıp kurtaramayacakları çok açık değil, ama gelişmekte olan ülkelerde yeni bir krizin tohumlarını ekiyor olabilirler.