Advertisement

Ocak ayında bir önceki yılın aynı ayına göre sanayi üretimi yüzde 2.1, imalat sanayi üretimi yüzde 3.4 arttı. Artış sevindirici, ama şaşırtıcı değil. Geçen yılın ikinci yarısından bu yana sanayi üretiminde gözlenen zikzaklarda ocak ayında sıra artıştaydı. Öyle oldu. Artış o denli yüksek de olmadı.
Ekonomide henüz devamlılık gösteren bir hareketlilik gözlenmiyor. Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış bir biçimde geçen yılın son 3 ayındaki ortalama endekslerle karşılaştırıldığında, ocak ayında sanayi üretimi yalnızca yüzde 0.2 daha yüksek gerçekleşti. Aynı bazda, ocak ayında ara malları üretimi yüzde 0.1, dayanıklı tüketim malları üretimi yüzde 4.8 daha düşük oldu. Dayanıksız tüketim malları üretimindeki yüzde 1.8 artışın dışında, yatırım malları ve enerji üretimlerindeki artışlar yok denecek kadar az oldu.


İÇ TALEPTE H
ENÜZ CANLANMA YOK
Grafikte mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış imalat sanayi endeksinin 2011 yılının başından bu yana gelişmesi gösteriliyor. 2011 yılının başından bu yana endeksin (201 0 yılı ortalaması 1 00 kabul edilerek) ulaştığı en yüksek değer 115.8 ile geçen yılın ekim ayında gerçekleşti. Bu yılın ocak ayında bu endeksin aldığı değer 114.3 oldu. Bu da yaklaşık 2011 yılının ekim ayında ulaşılan değer.
Grafikte 2011 yılının ekim ayından bu yana 25 aylık gerçekleşmelerin ortalamasından düz bir çizgi çekersek, ortalama endeksin yaklaşık 113.5 civarında olduğu düzeyden geçen bir çizgi söz konusu olacak. Aylık gerçekleşmeler bu değerin bir altında, bir üstünde gerçekleşiyor. Kısacası, imalat sanayi üretimi 2011 yılından bu yana patinaj yapıyor. Patinajın durduğu konusunda henüz bir işaret yok.
Üretimin alt kalemleri ile ithalat verileri iç talepte henüz kayda değer bir canlanmanın olmadığını gösteriyor. Örneğin, imalat sanayi üretimi geçen yılın aynı ayına göre bu yılın ocak ayında yüzde 3.4 arttığı halde, dayanıklı tüketim malları imalatı aynı dönemde yüzde 3 düştü, yatırım malları imalatındaki artış ise yalnızca yüzde 0.6 oldu. Enerji üretimindeki düşüş, bu dönemde yüzde 4'e yaklaştı.


KREDİLERDEKİ ARTIŞ KURTARICI MI?
İç talebin kayda değer bir canlanma göstermediği bir dönemde banka kredilerindeki artış dikkat çekici. Otoriteler kredilerdeki artış konusunda çok rahat olmadıklarını sıkça dile getiriyorlar. Kredilerdeki artışın bireysel kredilerde yoğunlaşması, konunun bir başka ilginç yanı.
Üretim ve talep tarafından bakıldığında, geçen yılın son 3 ayından bu yana canlı gibi görünen kredilerdeki artış belki de, geçmişte olduğu gibi iç talebi körükleyeceğine (ya da iç talepteki artış nedeniyle kredilerdeki artış yerine), iç talepteki daralmayı önleyici bir rol oynuyor. Eğer böyleyse, kredilerdeki artıştan çok fazla rahatsız olunmaması gerekiyor. Öyle görünüyor ki, kredilerdeki artış ekonomiyi canlandırmasa da, ekonomideki daralmayı önlüyor ya da geciktiriyor. Bu dönemde geri dönmeyen kredilerde yaşanan kıpırdanma da bu eğilimin bir işareti olabilir.