Yılın ilk iki ayına yönelik bütçe gerçekleşmeleri harcamalardaki artışın sürdürülebilir olmadığına işaret ediyor. Kısmen ekonomik büyümenin toparlanmakta olabileceğinden, kısmen de geçen yıl sonunda artırılan bazı dolaylı vergi oranları nedeniyle gelirlerde hatırı sayılır bir artış gözleniyor. Yılın ilk iki ayında bütçe dengesi 4.5 milyar lira civarında fazla verdi. Bütçe fazlasının bir bölümü faiz giderlerindeki azalmadan, bir bölümü de gelir artışlarından kaynaklandı. Toplam bütçe gelirleri ilk iki ayda geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 25'e yakın artarken, bu yıl faiz giderleri geçen yıla göre 4 milyar lira daha az oldu. Ekonomik konjonktüre göre, bütçe gelirlerindeki artış azalıp çoğalabiliyor. Gelir artışında azalmanın yaşandığı dönemlerde genellikle bir defaya mahsus gelir kalemleri icat ediliyor ve/veya dolaylı vergi oranları artırılarak bütçe dengesinin elden kaçması önleniyor. Ama, bütçenin asıl sorunu bütçe harcamalarının yüksek oranda önlenemeyen artışı.

YÜKSEK REEL ARTIŞLAR
Yılın ilk iki ayında cari transferler geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 33'e yakın arttı. Cari transferler içinde yer alan sosyal güvenlik kuruluşlarına bütçeden verilen yardımlardaki artış bu dönemde yüzde 20 civarına geldi. Sosyal güvenlik yardımlarının dışındaki cari transferlerdeki artış ise yüzde 52 oldu. Cari transferler, toplam bütçe harcamalarının yüzde 36'sı, faiz dışı harcamaların ise yüzde 41 'i civarında.
Toplam bütçe harcamalarının yaklaşık dörtte birini oluşturan personel harcamalarındaki ilk iki aydaki artış yüzde 17 civarına geldi. Bütün bu artışlar son on iki aylık enflasyonun (ilk iki ayda yüzde 7.2) çok üzerinde. Harcamalardaki reel artışlar çok yüksek. Bu düzeylerdeki harcama artışlarını gelir artışları ile dengeleyip makul düzeylerde bütçe açığı vermek giderek zorlaşıyor. Dolayısıyla, bütçede harcama artışları sürdürülebilir olmaktan çıkıyor. Yılın ilk iki ayına bakarak tüm yıl için güvenilir bir tahmin yapabilmek elbette zor. Zorluk personel ya da sosyal güvenlik harcamalarından değil, mal ve hizmet alımlarındaki gelişmelerin ne olacağından kaynaklanıyor. Yılın başı olması nedeniyle mal ve hizmet alımlarında ödenekler tam olarak açılmış değil. O nedenle de yılın ilk iki ayında geçen yılın aynı dönemine göre mal ve hizmet alımlarındaki harcama artışı yalnızca yüzde 11.6'da kaldı. Bu dahi yıllık enflasyonun üzerinde bir artış. Önümüzdeki dönemde bu kalemde de daha hızlı artışlar bekleyebiliriz.

FREN GEREKİYOR
Yılın ilk iki ayında gözlenen bütçe fazlası birçok açıdan aldatıcı. Sorun, kısa vadede değil, orta-uzun vadede daha belirgin olacak. Bütçe açığı milli gelirin yüzde 2-3'ü düzeyinde kaldığı sürece, makro ekonomik açıdan ekonomik dengeleri tehdit eden bir gelişme yaşanmayabilir. Ama, bütçe açığının bu düzeylerde kalabilmesi için, şimdiki düzeylerdeki harcama artışları karşısında orta dönemde çok ciddi gelir artışlarının gerçekleştirilmesi gerekiyor. Bu alanda sorunlar yaşanabilir. Dün vergi affı, bugün 2-B arazilerinden elde edilebilecek gelirler, yarın kayıt dışını önleme adına sağa, sola vergi salma yollarıyla bütçe açığı kontrol altındaymış gibi görünebilir. Ama, on yıllık bir perspektif içinde, Türkiye'nin harcama artışlarını frenlemekten başka bir seçeneği yok gibi görünüyor.

Advertisement