Advertisement

Temmuz ayına ait ödemeler dengesi verileri son üç aydır bozulan dış finansman yapısını tüm çıplaklığı ile ortaya koydu. Hızlanan büyüme ile Türkiye ekonomisinin dış kaynak ihtiyacının artması normal. Cari işlemler açığı mayıs-haziran-temmuz aylarında toplam 17.9 milyar dolar oldu, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 34 arttı. Cari işlemler açığının tek kaynağı olan dış ticaret açığı (fob bazında) aynı dönemde yüzde 19.7 (parasal olmayan altın ticareti hariç) arttı. Miktar endeksine göre reel ithalattaki artış bu dönemde yüzde 8.5 oldu.
Bu dönemde cari işlemler açığındaki bozulmayı yavaşlatan etkenler de vardı. Dış ticaret haddi lehimize gelişiyor. İthalat birim değer endeksi yüzde 1.8 düşerken, ihracat birim değer endeksi yüzde 1.1 yükseldi. Yani, her birim ihraç malımızı daha pahalıya satarken, her birim ithal malını daha ucuza aldık.

DIŞ AÇIKLARI REZERVLER FİNANSE ETTİ
Ekonomik büyümenin hızlandığı bu dönemde iç ve dış şartların etkisiyle ödemeler dengesi finansmanı çok bozuldu. O kadar ki, uzun zaman sonra yeniden yurtdışından bulabildiğimiz kaynakların ötesinde dış açıklar vermeye başladık. Yani, cepten yedik. Cari işlemler açığı 18 milyar dolara yakın gerçekleşmişken, mayıs-haziran-temmuz aylarında Türkiye ekonomisine giren yabancı kaynak net 3.4 milyar dolar oldu. Bu dönemde Merkez Bankasının döviz rezervleri 9.1 milyar dolardan fazla azalırken, kaynağı bilinmeyen yollardan ekonomiye giren döviz 5.3 milyar doların üzerinde gerçekleşti.
Son üç ayda gelen dış finansman miktarı Türkiye ekonomisinin, değil büyümesini desteklemek, küçülmesini gerektirir. Ödemeler dengesi açısından baktığımızda, aslında döviz rezervlerindeki erime, sermaye hareketlerinin ters dönmesinde değil, cari işlemler açığının finansmanında kullanıldığını görüyoruz. Son üç ayda, temmuz ayı hariç, ekonomiye giren net dış kaynak pozitif.
Son üç aylık dönemde doğrudan yabancı yatırımlar yoluyla gelen net dış kaynak 2.7 milyar dolar olurken, portföy hesapları yoluyla giden net miktar 2.5 milyar dolar olarak gerçekleşmiş. Yani, doğrudan yatırımlardan gelen para hisse senedi ve bonolardan çıkan yabancı yatırımcıyı finanse etmiş. Borçlanmalar yoluyla elde edilen net dış kaynak da cari işlemler açığını finanse etmiş. Dış borçlanmaların hepsi bankalar yoluyla olmuş. Banka dışı kesim bu dönemde 2 milyar dolara yakın net dış borç ödemiş.

SERT YA DA YUMUŞAK
Dış finansmanda son üç aydır gözlenen eğilim yükselen cari işlemler açığının ve dolayısıyla da hızlanan büyümenin sürdürülebilir olmadığına işaret ediyor. Büyümenin devamı için dış finansmanın bollaşması şart. Dış finansman bollaşmadığı takdirde, ekonomik büyümenin yavaşlaması kaçınılmaz. Yavaşlamanın ne kadar yumuşak ya da sert olacağı Merkez Bankası'nın döviz rezervlerini ne kadar çok ya da az kullanacağına bağlı. Bu da sonunda döviz kuru politikasına dayanıyor.
"Kur nereye giderse gider" yaklaşımı dış finansmanın kıt olduğu bir ortamda ekonomik büyümedeki yavaşlamanın sert olmasına neden olur. "Kurun geldiği düzey yeterli" olarak görülürse, kıt dış finansman olanaklarına rağmen büyümedeki yavaşlama yumuşatılabilir. Son haftada olduğu gibi, yurtdışı piyasalardaki risk algısı olumlu olmaya devam ederse, ekonomik büyüme daha da hızlanabilir.