Advertisement

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) anketler yoluyla derlediği verilere bakacak olursak, hane halkı tasarrufları hızla düşüyor. Anket sonuçlarına belli bir şüphe ile yaklaşmak gerekir. Yine de, farklı dönemlerde yapılan anketler yoluyla değişen eğilimler niteliksel olarak görülebilir.

TÜİK’in her yıl yaptığı tüketim harcamaları anketlerini de bu çerçevede değerlendirmek daha doğru olacak gibi görünüyor. Her yıl TÜİK hane halkındaki tüketicilerin paralarını hangi tüketim maddelerine harcadığını tespite yönelik anketler yapıyor.

Aynı şekilde, hane halkı harcanabilir gelire ulaşıp gelir dağılımını tespite yönelik de anketler yapılıyor. Bu iki farklı anket sonuçlarını bir araya getirerek hane halkının tüketim eğilimini ve bunun zaman içindeki değişimini tespit etmek mümkün.

HANE HALKI TASARRUFLARI

Sonuç, şaşırtıcı değil, ama ilginç. Makro ekonomik dengeleri tespit etmeye yönelik çalışmalarda özel kesim tasarruf oranının 2013 yılında yüzde 11.5’e kadar düştüğü biliniyor. Özel kesim iki bölümden oluşuyor: Hane halkı ve şirketler. Hane halkı için tasarruf, kullanılabilir gelirin tüketim harcamasına gitmeyen bölümüdür. Şirketlerde ise, tasarruf, ortaklara dağıtılmayan kârdır. Şirketler kesimi verilerinin güvenilirliği belki de TÜİK’in yaptığı gelir dağılımı ve tüketim harcamaları anketlerinden daha da az.

Vergi dairesine bir bilanço, bankalarına bir başka bilanço verip doğru bilançoyu ortağının kasasında tutan şirketlerden oluşan bir ekonomide, şirketlerin gerçek tasarrufuna ulaşmak oldukça zor TÜİK’in verilerinden yola çıkarak farklı gelir grupları için bulunan tasarruf oranları 2005 ve 2012 yılları için grafikte gösteriliyor. Hane halkı gelir büyüklüğüne göre beş gruba ayrılıyor; en düşük gelirli yüzde 20 hane halkından en yüksek gelirli yüzde 20 hane halkına kadar...

Her yüzde 20’lik grubun ortalama kullanılabilir geliri ile ortalama tüketim harcaması hesaplanıyor. Kullanılabilir gelirin tüketim harcamasına gitmeyen bölümü tasarruf olduğuna göre, her yüzde 20’lik gruptaki tasarruf oranına (tasarruf/kullanılabilir gelir) ulaşılıyor.

ARTI % 8’DEN EKSİ % 8’E

Grafikten de görüldüğü gibi, 2005 yılında en düşük gelirli ilk üç yüzde 20’lik hane halkı (hane halkı toplamının yüzde 60’ı) negatif tasarruf yapıyor. Bu sonuçta anketlerde gelirin eksik beyan edilmesi söz konusu olabilir. Pozitif tasarruf eden bölüm en yüksek gelirli yüzde 40’lık kesim. En yüksek gelirli yüzde 20 hane halkının tasarruf oranı yüzde 36, bir sonraki yüzde 20’nin yüzde 11 civarında. Türkiye toplamında tasarruf oranı ise 2005 yılında yüzde 8 kadar.

2012 yılında en düşük gelirli yüzde 20’lik bölüm hariç, tüm kesimler tasarruflarını azaltıyorlar. Tek tasarruf eden en yüksek gelirli yüzde 20’lik hane halkı grubu. Onların da tasarruf oranı yüzde 9’lara düşüyor. En düşük gelir grubunun dışındaki gruplarda tasarruf oranı 2005 ve 2012 yılları arasında yaklaşık aynı paralelde düşüyor (çizgiler birbirine paralel gibi).

Türkiye’nin ortalama tasarruf oranı 2012 yılında eksi yüzde 8 civarında. Burada da gelirler düşük beyan edilmiş olabilir. Ama, yapılan yanlışın (eksik beyanın) 2005 ve 2012 yıllarında yaklaşık aynı oranda olduğunu varsayabiliriz. Hane halkı tasarruf eğiliminin 2005 ve 2012 yılları arasında dramatik bir biçimde değiştiği anketler yoluyla da olsa açıkça görülüyor.