Advertisement

Bu yıla başladığımızda dünya ekonomileri hakkında oldukça iyimser beklentiler vardı. Amerikan ekonomisi toparlanma yolundaydı. Avrupa “borç sorunu” içindeki ülkelere mali destek çıkarak ileriye dönük beklentileri olumluya çevirmişti. Japonya yeni bir genişleyici politika paketini uygulamaya koyarak daha iyimser bir hava yaratmıştı.

Gelişmiş ülke ekonomilerinin ileriye dönük olumlu beklenti yaratması doğal olarak gelişmekte olan ekonomilere yönelik de olumlu beklentiler yaratılmasına yol açmıştı. Beklenenler büyük ölçüde gerçekleşmedi. Aksine ek belirsizlikler yaratıldı. Amerikan Merkez Bankası’nın (FED) yılın başındaki iyimser beklentileri baz alarak parasal genişlemeyi törpüleyebileceği açıklaması havayı çok büyük ölçüde değiştirdi.

Gelişmekte olan ülkelerden sermaye çıkışları yaşanmaya başladı. Ardından, Amerika’da borç limitinin artırılması ve yeni bütçe konularında yaşanan siyasi çekişme yeni belirsizliklerin kaynağı oldu. Avrupa ekonomileri beklenen çıkışı yapamadı. Gelişmekte olan ülkelerde ekonomik büyüme düştü. Uluslararası kuruluşlar yıl boyunca giderek daha kötümser tahminler yapmaya başladılar.

DAHA YAVAŞ BÜYÜYEN BİR DÜNYA
İyimser beklentilerle başlayan 2013 yılı beklenenlerin gerçekleşmediği bir yıl oldu. FED’in yarattığı belirsizlikler büyük ölçüde hem küresel ekonomiyi olumsuz etkiledi hem de Amerikan ekonomisini. Faizler yükseldi. Konut kredileri talebindeki büyüme yavaşladı. Belki varlık fiyatlarında rekor artışlar gerçekleşti, ama Amerikan ekonomisinin artık kalıcı bir düzlüğe çıktığını söyleyemeyiz. Yine de, küresel ekonomi içinde en iyi performans gösterenin Amerika olduğunu söyleyebiliriz. Avrupa debelendi. Politik birliğin derinleşmesi projesi kısır tartışmalar getirdi.

Bankacılıkta birlik projesi, bankaların gözetim ve denetiminin gelecek yıldan itibaren Avrupa Merkez Bankası’na geçmesi dışında beklentileri olumluya çevirecek bir işlev görmedi. Yunanistan’ın yeni bir mali desteğe ihtiyaç duyabileceği anlaşıldı. Güney Kıbrıs ekonomisi çöktü. Slovenya gibi yeni baş ağrılarının oluşabileceği gerçeği ortaya çıktı. Resesyondan çıkacağı beklenen Avrupa ekonomileri resesyonda kalmaya devam etti. Göreli olarak sağlam olan Avrupa ekonomilerinde dahi büyüme düştü. Başta Çin olmak üzere, gelişmekte olan ekonomilerde büyüme yavaşlıyor. FED’in yarattığı belirsizliklerle uluslararası sermaye hareketleri dalgalı bir seyir izlemiş olsa da, hacim olarak sermaye hareketlerinde bir durgunluktan söz edemeyiz. Buna rağmen, büyüme düştü.

KÖTÜLEŞEN TABLO
Tablo, IMF’nin çeşitli tarihlerde 2013 yılı sonu için yaptığı ekonomik büyüme tahminlerini gösteriyor. Beklentilerin 2013 yılı boyunca giderek kötüleştiği, bu tablodan daha açık bir biçimde görünüyor. Japonya ve İngiltere’de tahminler iyileşirken, diğer yerlerde her tahmin bir öncekinden daha kötüye gidiyor.