Advertisement

Ders kitapları, farklıkur sistemlerinin olumluve olumsuz taraflarısıralanırken, dalgalı kursisteminin olumlu taraflarından birinin iç vedış şoklara karşı ekonomide amortisör görevi gördüğünü yazar. Bu görüşe uluslararası sermaye hareketlerinin kısıtlı olduğu 1970’li yıllara kadar yazılan kitaplarda çok sık rastlanırdı.

Dalgalı kur şokları nasıl emer?Herhangi bir nedenle ihraç ettiğimiz mallara dış talep düşerse (Avrupa ekonomilerinin durgunluğa girmesi gibi), ihracatımız azalıp dış ticaret açığı oluşur ya da dış ticaret açığı artma eğilimine girer. Bu durumda döviz talebi aynı kaldığı halde, döviz arzı düşeceğinden, döviz kurlarıartmaya başlar. Artan dövizkurları ihracatımızın artması içinbir teşvik olurken, ithalat talebinin düşmesine neden olur. Böylece, yurtdışından kaynaklanan bir şok karşısında, döviz kurları serbestçe dalgalanarak, ekonominin dış ticaret açığı vermesi ya da dış ticaret açığının artması engellenmiş olur. Dalgalı kur dışarıdan kaynaklanan bir şoku emmiş olur.

DALGALI KURUN KENDİŞOK YARATIYOR

Artık devir değişti. Dalgalı kur bir noktadan sonra amortisör görevi göremez hale geldi. Dalgalı kur sisteminde, kurların dalgalanmasının kaynağına göre, şoklara karşı amortisör görevi görüp görmeyeceği de belirleniyor. Döviz kuru oynamaları reel sektördeki şoklardan kaynaklanıyorsa, dalgalı kurun amortisör görevi görmesi beklenebilir. Ama,döviz kuru oynamaları sermaye hareketlerinden ve sermaye hareketlerini tetikleyen beklentilerin değişmesinden kaynaklanıyorsa, amortisör görevi görmesi olanaksız. Aksine, bu şekilde dalgalanan kurların kendisi “şok” diye tanımlanabilir.

Türkiye ekonomisinde yaşanan son yirmi yıllık deneyime bakalım. Döviz kurları cari işlemler açığına ne zaman tepki verdi? Hiçbir zaman. Cari işlemler açığının rekorlar kırdığı dönemlerde döviz kurları düştü (TL değer kazandı). Çok uzağa gitmeyelim. 2002 yılından bu yana baktığımızda, Türkiye ekonomisinin büyüme dönemleri her zaman döviz kurlarının düştüğü, cari işlemler açığının arttığı dönemlererastlar. Dalgalı kur budönemlerde amortisör görevigörseydi, döviz kurlarının artıpcari işlemler açığının ve büyümenin düştüğünü görmemiz gerekirdi. Büyüme dönemlerinden sonra hep bir küçülme (ya da büyümenin düştüğü) dönemler yaşanmıştır. Bunu tetikleyen unsur hep sermaye hareketlerinde tıkanma (2007 ve 2008-2009 dönemleri) ya da gelen uluslararası sermayeye para otoritesinin el koyması (2012-2013 yılları) olmuştur.

ASIL AMORTİSÖR FAİZ

Bugünlerde herkesi tedirgin eden döviz kurlarındaki hareketlenmeye “dalgalı kur sistemi şoklara karşı amortisör görevi görür“ anlayışıyla büyük ölçüde kayıtsız kalındıysa, çok büyük bir yanlış yapıldı demektir. Olay, sermaye hareketlerini yönlendiren beklentilerin bozulmasıdır. Bu bozulmayı belki Amerikan Merkez Bankası (FED) başlatmıştır. Ama, şimdi, kabahat FED’de diyerek sorumluluğu üzerimizden atamayız. FED’in tetiklediği sermaye hareketlerindeki bozulmaya Türkiye gerekli tepkiyi vermedi. Ekonomide asıl amortisör görevi görmesi gereken faiz politikasını uzun süre devre dışı bıraktı. Bunu gören piyasa TL’nin üzerine gitmeye başladı. O kadar ki, TL’nin değer kaybı gelişmekte olan ekonomilerde krizin sembolü haline geldi.

Uluslararası sermaye hareketlerinin kısıtlı ya da hiç serbest olmadığı ekonomilerde şoklara karşı dalgalı kur sistemi amortisör görevi görür. Uluslararası sermayeh areketlerinin tamamen serbest olduğu ekonomilerde ise şoklara karşı amortisör faizlerdir. Biz bu gerçeği görmezden gelemeyiz.