Advertisement

25 Nisan 2014 07 Mayıs 27 Mayıs 27 Mayıs 2.49 Yıl içi getiri Günlük getiri -0.04 -39.75 -8.62 0.12 0.01 “Lobi” terimi belli bir düşüncenin hayata geçmesine çalışan baskı grupları için kullanılan bir terim. Siyasi alanda birçok lobiyle karşılaşılabiliyor. Örneğin, Türkiye’de Amerika’nın dış politikasını yönlendirmek için çalışan “Ermeni lobisi” ya da “Yunan lobisi” iyi bilinen lobilerdendir. Ekonomik alanda ise son yıllarda en çok kullanılan lobi “faiz lobisi” oldu.

“Faiz lobisi” teriminden ne anlatılmak istendiği pek açık olmasa da, siyasi alanda kullanılan lobi teriminden yola çıkarak “faiz lobisi” teriminin faizlerin yüksek kalması, hatta faizlerin yükselmesi için çalışan bir grubu ima ettiğini düşünebiliriz. Bazı gruplar faizlerin neden yüksek kalmasını ya da daha da yükselmesini ister?

FAİZ LOBİSİ KİM OLABİLİR?
Faizlerin yüksek kalmasını isteyenlerin faiz gelirlerinin toplam gelirleri içinde önemli bir paya sahip olmaları gerekir. Türkiye’de elbette bu kategoride ekonomik birimler vardır. Ama bu kategorideki ekonomik birimlerin etki gücünün fazla olduğunu iddia edemeyiz. Tüm Türkiye açısından baktığımızda ise, faizlerin yüksek kalmasını isteyenlerin olacağını hayal etmek biraz zor.

Türkiye’de faiz kazanan finansal varlıklar, toplam milli gelirin çok altında. Modern finansal sistemi olan ülkelerde bu oran yüzde 200’lere varabiliyor. Türkiye finansal sistemi oldukça modern olup finansal sistemi pek kullanmayan ülkeler grubunda. Yani, mevduat yapan ya da faiz gelirine dayanan bir toplum olduğumuzu iddia edemeyiz. Çünkü tasarruflarımız zaten çok düşük. Kaldı ki, hane halkının kullandığı krediler tasarruf mevduatını geçmiş durumda. Hane halkı belki mevduatına yüksek faiz isteyebilir, ama yüksek faizler nedeniyle kredi maliyetleri de aynı paralelde artar.

Finansal kurumların, özellikle bankaların “faiz lobisi” olduğu iddia edilebilir. Bu yaklaşım da çok gerçekçi görünmüyor. Finansal kurumlar faizin düzeyinden değil, elde ettikleri fonların maliyeti ile plasmanlarından elde ettikleri getiri arasındaki farktan para kazanırlar. Plasmanlarından elde ettikleri getiri düşüyorsa, yaklaşık aynı paralelde elde ettikleri fonların da maliyeti düşer. Faizin artması, yatırımlarının değerini düşürdüğünden zarar dahi edebilirler.


ENFLASYON LOBİSİNE KARŞI OLMANIN ADI
Böyle baktığımızda, “faiz lobisi” teriminin ekonomi genelinde kimleri ima ettiğini bulabilmek zor. Buna karşılık, “enflasyon lobisi” Türkiye’de oldukça güçlü ve etkili. Mücadele etmemiz gereken lobi, faiz değil, enflasyon lobisi. Enflasyon, yükselen ortalama fiyatlar yoluyla devletin çaktırmadan ekonomik birimlerin reel gelirlerinin bir bölümünü çalmasıdır. Ekonomideki birtakım yapısal pisliklerin örtülmesine, daha az dikkat çekmesine yardım eder. Bazı grupların daha fazla para kazanmasına yardımcı olur.

“Enflasyon lobisi” bir bakışta tanınmayabilir. Çünkü, enflasyon lobisinin söylemleri hiçbir zaman “Enflasyon istiyoruz” şeklinde olmaz. Onların istekleri farklı görünür, ama istekleri yerine getirildiğinde enflasyon yaratılmış olur. Günlük gazeteleri okuduğunuzda, her gün enflasyon lobisinin isteklerini kolayca bulabilirsiniz. Hane halkı hariç, “Türkiye’de ekonomik birimlerin tümü enflasyon lobisinin bir parçasıdır” dense, çok abartılı olmaz.

Enflasyon lobisi o denli güçlü ki, Türkiye 40 yıla yakın çift hanelerde enflasyonla yaşamak zorunda kaldı. Tüm dünyada enflasyon düştü. Türkiye hâlâ en yüksek enflasyona sahip ülkelerden biri. 10 yıldır yıllık ortalama yüzde 7-8 enflasyonla yaşıyoruz. Sözde bir hedef var, ama o hedef dahi çok yüksek. Enflasyon lobisi o denli güçlü ki, belki de enflasyon lobisine karşı olmanın adına Türkiye’de “faiz lobisi” deniyor.