Mayıs enflasyonu beklentilerin biraz altında geldi. Gıda fiyatlarındaki mevsimsel düşüş, beklentilerden daha fazlaydı. Kurdan enflasyona geçiş ise mayıs ayında beklentilerden daha güçlü devam etti. Mayıs ayı itibarıyla, yıllık ortalama tüketici enflasyonunu çift hanelerde görmekten kurtulduk gibi duruyor.
Aylık enflasyon mayıs ayında yüzde 0.4 oldu. Gıda ve alkolsüz içecekler grubunu dışarıda bırakırsak, mayıs ayında ortalama tüketici fiyatlarındaki artış yüzde 1’i aştı. İşlenmemiş gıda ürünlerini dışarıda bırakan tüketici fiyatlarındaki artış da yüzde 1 civarında gerçekleşti. Gıda ve alkolsüz içecekler grubundaki fiyatlar mayıs ayında yüzde 1.35 düştü. Kuraklık nedeniyle bu gruptaki mevsimsel fiyat düşüşlerinin daha sınırlı olacağı bekleniyordu.
SORUMLU PARA POLİTİKASI
Sonuçta yıllık enflasyon yüzde 9.7’ye geldi. Enflasyonda tepe noktasına gelip gelmediğimizi gelecek ay göreceğiz. Gıda fiyatlarındaki mevsimsel düşüş yerine haziran ayında bir artış söz konusu olup kurdan enflasyona geçiş devam ettiği takdirde, hâlâ çift haneli yıllık enflasyonu görme olasılığı var.
Merkez Bankası’nın temel enflasyon göstergeleri olarak nitelediği “H” ve “I” endekslerindeki aylık artışlar yüzde 1’in üzerinde olmaya devam ediyor. Mayıs ayı itibarıyla yıllık olarak “H” endeksindeki artış yüzde 10.2, “I” endeksindeki artış yüzde 9.8 oldu. İkisi de ortalama tüketici fiyatları enflasyonunun üzerinde. Bir başka deyişle, para politikasının etkilemediği alanlardaki fiyat değişmeleri aslında yıllık enflasyonu düşüren unsurlar oldu. Para politikası, enflasyonu artırıcı bir rol oynadı. Kurlardan enflasyona geçiş doğal olarak para politikasının etki alanında.
ORTAM BOZUK
Merkez Bankası ve para politikası çok fazla siyasi malzeme yapılıyor. Gazetelerde her gün Merkez Bankası’nın ne yapması gerektiği konusunda bir siyasinin görüşü yer alıyor. On yıldır yapıldığı halde, Merkez Bankası Başkanı’nın Bakanlar Kurulu’na yaptığı sunum gündemin en önemli maddelerinden biri haline geliyor. Bakanlar Kurulu toplantısından sonra sorulan ilk soru, “Başkan gidici mi?” oluyor. Böyle bir ortamda Merkez Bankası’nın ne para politikası duruşunu anlatabilmesi mümkün ne de beklentileri yönlendirebilmesi. Aslında, kurdan enflasyona geçişin göreli olarak güçlü devam etmesinin arkasında, kurdaki çıkışın dışında beklentilerin bozulma eğiliminde olması var.
“Faizi yükselttin, şimdi indir” diye Merkez Bankası’nın üzerine gitmek yapıcı bir yaklaşım değil. Asıl irdelenmesi gereken konu, zamanında kurlardaki sert yükselişe seyirci kalınması. Faizlerdeki sert yükselişin arkasında zamanında müdahale edilmemesi var. “Hem kurlar yükselsin, hem faiz düşük olsun, hem de enflasyon yüzde 5 civarında gerçekleşsin” şeklinde özetlenebilecek yaklaşım, bugünlerin yaşanmasının ana kaynağı oldu. Bu yaklaşımın mucidinin Merkez Bankası olduğunu iddia etmek zor.
Bu yıl enflasyon, hedefin oldukça üzerinde gerçekleşecek gibi görünüyor (ilk beş ayda yüzde 5.4 oldu). Gelecek yıl hedefe daha yakın bir enflasyon için umutlanabilmek istiyorsak önümüzdeki dönemde olası döviz kuru oynamalarına daha kararlı bir biçimde tepki vermek zorundayız. Aksi takdirde, hedeften giderek uzaklaşan bir enflasyon eğilimini görmek şaşırtıcı olmaz.