Yılın ilk 3 ayında, geçen yılın aynı dönemine göre, Türkiye ekonomisi reel olarak 4.4 büyüdü. Rakam şaşırtıcıydı. Milli gelir hesaplarının ayrıntıları daha da şaşırtıcıydı. Bu dönemde döviz kurları fırlamıştı. Dış kaynak girişi değil, Türkiye piyasalarından döviz çıkışı söz konusuydu. Bütün bunlar tüketim harcamalarındaki reel artışı durdurmamıştı. Ekonomi özel sektör talebi, kamu harcamaları ve net dış talep katkısıyla büyümüştü. Döviz kurlarının sepet bazında ortalama yüzde 20’nin üzerinde yükseldiği bir dönemde bir ilk gerçekleşmişti.

İkinci 3 ayda da benzer verilerle karşılaşabiliriz ya da birinci 3 aya yönelik veriler güncellenebilir ve aslında ekonomik büyümenin çok daha yavaş olduğunu öğrenebiliriz. Öncü göstergeler ikinci 3 ayda ilk üç aydaki kadar şaşırtıcı bir rakamla karşılaşmamızın çok şaşırtıcı olacağını gösteriyor. İthalat talebinde dikkate değer bir yavaşlama gözleniyor. Sanayi üretimindeki artışın da ikinci 3 ayda hız kestiği anlaşılıyor.

 

YARI YARIYA YAVAŞLAMA

3 aylık sanayi üretimi endeksinin ortalamalarındaki bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde değişmeyi gösteren grafik; sanayi üretim endeksindeki artışın ocak ayından bu yana hızla hız kesmekte olduğunu vurguluyor. Ocak ayı ile biten üç ayda bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 6.7 artan sanayi üretimi endeksi mayıs ayı itibarıyla yüzde 2.9 artmış görünüyor. İlk 3 aydaki artış da yüzde 5.2 olmuştu. İlk 3 ayla karşılaştırıldığında sanayi üretimi artışında ikinci 3 ayda yarı yarıya bir azalma söz konusu.

İthalat miktar endeksi ilk 3 ayda bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 0.6 artmıştı. 3 aylık ortalamalar bazında bir önceki yılın aynı dönemine göre bu endeksteki artış da grafikte görüldüğü gibi ocak ayı itibarıyla yüzde 9.9 artarak tepe noktasına ulaşmıştı. Mayıs ayı itibarıyla ithalat miktar endeksinin üç aylık ortalaması bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 6.5 düştü. Düşüş gıda, içecek ve tütün alt grubunda yüzde 10’a vardı. Üç aylık ortalamalar bazında sanayi üretim endeksi ile ithalat miktar endeksi arasında, son aylardaki paralellik dikkat çekici.

Yüksek döviz kurunun maliyeti rakamlar bazında yeni görünüyor. Büyük bir olasılıkla yılın ikinci 3 ayında özel kesim talebinin büyümeye katkısının olumsuz olduğunu, net dış talepten büyümeye gelen katkının ise ilk 3 aya göre daha düşük olduğunu göreceğiz. Sonuçta, tarım kesiminden bir sürpriz gelmezse, yılın ikinci 3 aydaki reel ekonomik büyümenin yılın ilk 3 ayının yarısı kadar olma olasılığı oldukça yüksek.

Benzer bir tablo kredi gelişmelerinde de görülüyor. Banka kredilerindeki artış yavaşlıyor. Ama, mutlak olarak bakıldığında, banka kredilerindeki artış reel gelişmelerle karşılaştırıldığında hâlâ çok yüksek gibi duruyor.

Advertisement