İlk üç ayla karşılaştırıldığında, ikinci üç ayda Türkiye ekonomisinin büyümesi yavaşlıyor. Jeopolitik gelişmelerin de etkisiyle ihracat performansı o denli iyi olmazken, ithalat dolar bazında düşme eğilimine girdi. Sonuçta, on iki aylık dış ticaret açığı geçen yıl sonunda 100 milyar dolara ulaşmışken, bu yılı haziran ayı itibarıyla 89 milyar doların altına geldi. Dış açıklardaki azalmanın önemli bir bölümü, bu yıl altın ithalatının geçen yılki düzeyinin oldukça altında gerçekleşmesinden kaynaklandı.
İthalat, dolar bazında da, reel olarak da düşüyor. Elimizdeki son verilere göre, üç aylık ortalamalar bazında, mayıs ayıyla biten üç ayda ithalat miktar endeksi bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 6.5 düştü. Aynı bazda ilk üç ayda ithalat miktar endeksi yüzde 0.5 artmıştı. Dolar bazında ithalat yılın ilk üç ayında yüzde 2.2 azalırken, ikinci üç ayda yüzde 7.1 azaldı. Altın hariç ithalat yılın ilk üç ayında yüzde 1.2 artmıştı, ikinci üç ayda yüzde 0.5 düştü.
TÜKETİMDE TOPARLANMA MI?
İthalatın alt kalemleri içinde yılın ilk üç ayı ile ikinci üç ayındaki gelişmeler şöyle: Yatırım malları ithalatı yüzde 0.6 azalırken, azalış yüzde 1.8’e hızlandı; ara malları ithalatındaki düşüş yüzde 2.2’den yüzde 8.6’ya hızlandı; tüketim malları ithalatı ise yüzde 2.9 azalırken yüzde 4.5 azalmaya devam etti.
İkinci üç ayda tüketim malları ithalatındaki düşüş hızlanmış görünse de, haziran ayında tüketim malları ithalatı yalnızca yüzde 1.3 düştü. Bu rakam iki-üç ayın ortalamasının oldukça altında. Bir başka deyişle, tüketim malları ithalatında göreli bir toparlanma söz konusu. Mayıs ayından bu yana yaşanan faiz düşüşleri, tüketim talebini olumlu etkilemiş olabilir. Bu yargı doğruysa, önümüzdeki dönemde faizlerin daha da düşeceği beklentisiyle tüketim talebinde bugünlerde bir artış söz konusu olabilir. Bu yargının ne denli gerçeği yansıttığını görebilmemiz için temmuz ve ağustos verileri önemli olacak.
YÜKSEK CARİ AÇIKTAN KURTULAMAYIZ
Bu yıl dış açıklardaki düzelmenin çok önemli bir bölümü, altın ithalatındaki küçümsenmeyecek gerilemeden kaynaklanıyor. İlk altı ay itibarıyla geçen yılı 50.7 milyar dolar olan dış ticaret açığı bu yıl 39.6 milyar dolara geriledi. Dış ticaret açığı ilk altı ayda 11.1 milyar dolar azaldı. Azalmanın 6.4 milyar doları altın ithalatındaki gerilemeden kaynaklandı. Büyümenin düşmesi dış ticaret açığını azaltıyor, ama çıplak rakamların gösterdiği kadar değil. Bir anlamda, ithalatın ekonomik büyümeye olan hassasiyeti (ithalatın gelir esnekliği) simetrik değil. Büyüme hızlandığında ithalat hızla artarken, büyüme yavaşladığında ithalat o denli yavaşlamıyor.
Önümüzdeki dönem, siyasi takvimin de etkisiyle, ekonomik büyümenin öncelik kazanacağı bir dönem olacak. Dolayısıyla, bu yıl sonunda cari işlemler açığının milli gelire oranı söylendiği gibi dramatik bir biçimde düşse de (yüzde 7.5’ten yüzde 6 civarına), bu gelişmenin geçici olma olasılığı oldukça fazla. Arzulamasak da, yüksek cari işlemler açığıyla yaşamanın yollarını arayan bir ülke konumundayız.