Advertisement

Dünyanın her yerinde olduğu gibi, Türkiye’de de yayınlanan ekonomik istatistikler tartışma yaratıyor. Çıplak gözle elde edilen izlenimler aynı alanda yayınlanan istatistiklerle örtüşmeyince, istatistiklerin güvenilirliği sorgulanıyor.
İstatistiklere güvensizliğin birinci nedeni çoğu istatistiklerin devlet tarafından toplanıp derlenmesi ve yayınlanması. Kamuoyunda siyasi nedenlerle istatistiklerle oynandığı şüphesi doğuyor. Dünyanın her yerinde bu şüphe var. Bu şüpheden bir ölçüde kurtulmanın yolu istatistiklerin özel sektör tarafından da oluşturulması. Örneğin, Brezilya’da fiyat istatistikleri bir vakıf tarafından derlenip yayınlanıyor. Bu yola gitmekten kaçındığımız sürece, aksine bir delil bulamadığımız takdirde, yayınlanan istatistiklere güvenmek zorundayız. Aksi takdirde, istatistiklere dayalı bir analiz yapmak mümkün olmaz.

GÖZLEM YANILTICIDIR
İstatistik bir ölçümdür. Konudan konuya niteliksel farklar olsa da, her istatistik hata içerir. Yapılabilecek hatalar çeşitlidir. Ham verileri toplamada hata yapılabilir. Ham verilerin işlenmesinde hata yapılabilir. Bazı istatistikler, doğrudan ölçümün de ötesinde, tahmin yapmayı içerir. Tahmin, adı üzerinde, zaten hatasız yapılamaz. Önemli olan, yapılabilecek hataları asgaride tutacak bir düzenin kurulmasıdır. Tahmin yaparken de bilimsel yaklaşımları en iyi şekilde uygulamaya çalışmak önemlidir. Her şeyden önemlisi, istatistikleri üreten kurum dürüst olmalıdır.
Kamuoyunda tartışma yaratan istatistiklerin başında fiyat istatistikleri geliyor. Ekonomik birimlerin kendi gözlemlerine dayanarak edindiği izlenimle istatistiklerin söylediği enflasyon hiçbir zaman örtüşmez. Enflasyon yüzde 60’ken de örtüşmezdi, enflasyon yüzde 7’ye düştüğünde de örtüşmüyor. Nedense, ekonomik birimler hep kendilerinin gözlediği enflasyonun yayınlanan enflasyondan daha yüksek olduğunu iddia ederler. Devletin istatistikleri çarpıttığı iddia edilir.

SIK GÖZLENEN FİYATLAR
Kayısının fiyat istatistiklerine girmemesi ya da kırmızı gülün fiyat endeksi kapsamına alınması hep şüpheyle karşılanır. Ekonomide milyarlarca tüketim malı var. Fiyat istatistiklerine giren mal sayısı binin altında. Amaç, mümkün olduğunca tüm tüketim mallarını temsil edebilecek, olduğundan daha az sayıda tüketim malına odaklanarak ekonomideki ortalama fiyat düzeyini ölçebilmek.
Tüm mallar endeks kapsamına alınsa, fiyat endekslerini oluşturmak yıllar alır, maliyeti çok yüksek olur. Dolayısıyla, fiyat endeksi hem tüketim sepetini olabildiğince doğruya yakın temsil edebilmeli hem de endeks içindeki veriler makul bir sürede derlenebilmeli. Bazı ülkelerde olduğu gibi, beş yıl önceye ait bir istatistiği bugün yayınlanmasının ekonomik birimlerin kararlarını oluşturmaya yönelik olarak hiçbir “bilgi değeri” olmaz.
Tüketim sepetindeki malların bazıları tüketicilerin çok sık satın aldığı mallardır, bazıları ise yılda bir kez hatta üç-beş yılda bir satın alınır. Sık satın alınan mallardaki fiyat değişimleri enflasyon konusundaki izlenimleri oluştururken, seyrek satın alınan mallardaki fiyat değişimleri fazla bir izlenim oluşturmaz. Tüketicinin gözlediği enflasyon sık satın alınan mallardaki enflasyona yoğunlaşır, tüm tüketim sepetindeki mallardaki fiyat değişimleri çok kolay gözden kaçar.
Belki, Türkiye İstatistik Kurumu kullanım sıklığına göre de bir fiyat endeksi oluşturmalı. Böylece, izlenim ile ölçüm arasındaki uçurum azalınca, yayınlanan diğer fiyat istatistiklerine yönelik güven de artabilir. Tüp gazın fiyatındaki artışlar tüketicinin gözünde “temel enflasyon” olarak algılandığı sürece fiyat istikrarı hedefine ulaşmak da zorlaşır.