Avrupa’nın “çok borçlu” ülkelerinin yeniden ayakları üzerine doğrulmaları büyük ülkelerin çok kısa olmayan bir süre bu ülkeler için koltuk değneği işlevi görmesiyle sağlanabilecek. Aksi takdirde, “çok borçlu” ülkeler uzun süre gündemi meşgul edecekler. Şimdi adı geçmeyen ülkelerin bu gruba katılmaları söz konusu olabilecek. Sonuçta, Euro Bölgesi’nin ekonomik ve siyasi istikrarı daha yoğun sorgulanabilecek.
Avrupa’nın birinci önceliği Euro Bölgesi’nin fire vermemesi. Bölgedeki küçük bir ülkenin Euro’yu terk etmesi tüm Euro Bölgesi’ni olumsuz etkileyebilecek. Dolayısıyla, büyük ülkeler Euro Bölgesi’nin bütünlüğünü korumak zorunda. Bu alanda çıkarlar aynı.
İkinci öncelik, birinci önceliği sağlamaya çalışırken, büyük ülkeler için maliyeti asgaride tutmak. Bugünün “çok borçlu” ülkeleri kurtarılırken, yarın büyük ülkelerin benzer bir duruma girmelerini önlemek gerekiyor. Açıkçası, kimse kimseyi taşımak istemiyor.
Üçüncü, ama çok önemli öncelik, uygulamaya konacak kurtarma mekanizmasının Bölge’deki başka ülkeler için “ahlak çöküntüsü” yaratıp herkesi “nasıl olsa bizi de kurtarırlar” havasına sokmaması.
SINIRLI EGEMENLİK
Bu üç önceliği de aynı anda gözetebilecek bir çözüm bulunamadı. Daha önce de konu ettiğim gibi, şimdilik gündemde birbirine benzeyen, ama ayrıntıda iki farklı öneri var. Birincisi, “çok borçlu” ülkelere ek bir mali yardım verilmesi, ek mali yardımın bu ülkelerce piyasadaki borçlarını piyasa fiyatından satın alması için kullanılması ve Avrupa Birliği’nin “çok borçlu” ülkelere verdiği mali desteğin uzun vadeye yayılması. İkinci öneri ise “çok borçlu” ülkelerin piyasa borçlanmalarına AAA kredine notuna sahip büyük ülkeler tarafından garanti verilmesini içeriyor.
Hangi öneri kabul görürse görsün, üye ülkelerde mali disiplinin sağlanabilmesine yönelik olarak bir denetim mekanizması söz konusu olacak. Bu anlamda, Avrupa Birliği ülkeleri, en azından Euro Bölgesi ülkeleri, mali alanda da egemenliklerini kaybetmek ya da sınırlandırmak durumundalar. Etkin bir denetim mekanizması “ahlak çöküntüsü” olgusunu büyük ölçüde ortadan kaldırabilir. Çok borçlu ülkeler şimdi kurtarılıp Avrupa’nın büyük ülkelerince yüzdürülseler dahi, bir daha böyle bir duruma düşme olasılıkları çok azalacaktır. Şimdilik, “çok borçlu” ülkeler egemenliklerinin sınırlandırılmasına yanaşmıyorlar. Çözümün uzamasının bir nedeni de bu alanda bir uzlaşmanın sağlanamaması.
YÜK PAYLAŞILACAK
Borçlara garanti verme önerisi görünürde cepten para çıkmıyor görüntüsü verse de, garanti kapsamındaki tüm borçlanmalar piyasa tarafından garanti veren ülkelerin borçları olarak algılanabilir. Bu kez büyük ülkelerin borç dinamikleri sorgulanabilir. Bir kez garanti verildiğinde, borçlu ülkelerin ne zaman kendi itibarlarıyla borçlanmaya başlayabilecekleri ise bir başka soru işareti.
Doğrudan mali destek vererek borçlu ülkelerin kendi borçlarını satın alma önerisi cepten para çıkması anlamına geliyor. Ama, çıkacak paranın bir üst sınırı olacağından, Avrupa’nın büyük ülkelerine gelebilecek olası olumsuzlukların da bir sınırı olabilecek. Tüm piyasa borçları satın alındıktan sonra, bu ülkelerin ileriki dönemde ihtiyacı olan ek borçlanmayı nasıl yapabilecekleri ise bir başka soru işareti.
Doğal olarak dört dörtlük bir çözüm yok. Euro Bölgesi’nin dağılmasını önleyebilecek öneriler içinde kötünün iyisi bulunmaya çalışılıyor. Bu arayışta Avrupa Merkez Bankası’na da kaçınılmaz olarak bazı görevler düşebilecek. Banka’nın görevi ne denli ağır olursa, Avrupa’nın sorunlarını enflasyon yoluyla çözme olasılığı da artmış olacak.