Advertisement

Önceleri sivil toplum kuruluşları Cumhuriyetimizin 100. yılında, 2023 yılı için hedefler oluşturmaya başlamışlardı. Daha sonra siyasi otorite 2023 yılını sevdi. Şimdi de, neredeyse tüm siyasi partiler 2023 yılını konuşmaya başladılar.

Önceleri bir ay öncesini göremeyen Türkiye için on iki yıl sonrasını konuşmak çok güzel. Devrim niteliğinde. Ama, on iki yıl sonrası için belirlenen hedeflere varabilmek için projelerin içini doldurmak zorundayız. Aksi takdirde, bütün bunlar tutarsız vaatler olarak kalır.



İŞ GÜCÜNE KATILIM



2023'e gelirken ihracatımızın 500 milyar dolar olması hedeflendi. 2011 yılını baz alırsak, hedefi tutturmak için on iki yıl içinde ihracatımızı yaklaşık dörde katlamamız gerekiyor. Dört kat ihracat yapabilmemiz için milli gelirimizi 2 trilyon doların üzerine taşıyacak atılımları planlamak zorundayız. Milli gelirde hedef buysa, Türkiye ekonomisinin dolar bazında yaklaşık yılda ortalama yüzde 9 büyümesi öngörülüyor demektir. Ulaşılamayacak bir hedef değil.

Hedefi daha ciddi yapacak en önemli unsurlar bu denli büyümenin gerektireceği dış açıkların finansmanı, bu finansmanı kolaylaştıracak doğrudan yabancı sermaye gereksinimini sağlayacak sektör bazındaki politikalar ve insan kaynağımızı nasıl kullanacağımız.

Türkiye'de çalışabilir nüfusun yarısı evde oturuyor, çalışmıyor, iş aramıyor. Heyecanlandığımızda, 75 milyon nüfuslu ülkeyiz diye öğünüyoruz, ama çalışabilir nüfusun yarısını pazara yönelik üretimden uzak tutarak işsizlik sorununu çözmüş gibi görünsek de, potansiyelimizin çok altında bir üretim düzeyi yakalıyoruz.

2023 hedeflerinde ciddiysek, yalnızca bugünkü işsizlerimize değil, bugün çalışma çağında olup da evde oturanlara da iş bulmak zorundayız. Konuya böyle baktığımızda, karşımıza korkutucu rakamlar çıkıyor.

Türkiye'de işgücüne katılma oranı ortalama yüzde 49 civarında. Bu oran Avrupa Birliği'nde yüzde 72'nin üzerinde. Kadın-erkek ayırımı yaptığımızda, durum çok daha vahim. Avrupa Birliği'nde erkeklerin işgücüne katılma oranı yüzde 83'ün üzerindeyken, bizde yüzde 71'e yaklaşıyor. Çok kötü değil. Ama, kadınların işgücüne katılma oranı Avrupa Birliği'nde yüzde 59 olurken, bizde daha yüzde 28'e ulaşmadı.



KADINSIZ OLMAZ



Avrupa Birliği içinde işgücüne katılımda bize en yakın ülkelerden biri İtalya. İtalya'da işgücüne katılım 63 civarında. İşgücüne katılım erkeklerde yüzde 77, kadınlarda yüzde 45 civarında. 2023 yılında biz İtalya'nın bugünkü oranlarını yakalasak, durum söyle oluyor:

İşsizlik oranının yüzde 10 olması durumunda, 2010 yılı ortalamasına göre, 2023 yılına kadar 14 milyon insana iş bulmak zorundayız. Önümüzdeki on iki yıl içinde erkek istihdamının 6 milyon, kadın istihdamının da 8 milyon kişi artması gerekiyor. İşsizlik oranı daha düşük olacaksa, bu rakamlar artacak. Kısacası, toplam istihdam bugüne göre yüzde 60 artması gerekirken, istihdam artışının erkeklerde yüzde 36, kadınlarda yüzde 120 artması söz konusu. Hedeflenen milli gelir ile karşılaştırıldığında, istihdam artışı gereği ile milli gelir artışı birbiriyle tutarlı görünüyor.

Bu rakamlar da ulaşılamaz rakamlar değil. Rakamların gösterdiği tek şey kadınlarımızı evde oturtarak 2023 hedeflerine varmamızın olanaksız olduğu.