Advertisement

Avrupa Birliği Euro Bölgesi'ndeki borç krizini idare etmekte zorlanıyor. Yunanistan'ın borçlarının yeniden yapılandırması ve borçlarının bir bölümünün silinme sonucunda Avrupa'daki bankaların zor duruma düşeceği söyleniyor. Buna karşılık, bugünkü haliyle, Yunanistan'ın borç dinamiklerini sürdürülebilir bir düzeye getirmesi ancak borçlarının bir bölümünün silinmesiyle başarılabileceği biliniyor.
Kredi silinirse bankalar batar deniyor. Krediyi alanın bir noktada krediyi geri ödeyemeyeceğini herkes biliyor. O noktaya gelene kadar sorun göremezlikten geliniyor. Sorunu çözmek geciktikçe Avrupa için fatura ağırlaşıyor.

ASIL STRES ŞİMDİ
Bir yıl kadar önce Avrupa'daki 100'e yakın bankaya stres testi uygulandı. İşler kötü gittiğinde bankaların batmaması için ne kadar ek sermayeye ihtiyaç duyabilecekleri saptandı. Sonuç, 5-6'sı hariç, Avrupa'daki bankaların durumlarının iyi olduğu yönündeydi. Tek sorun, işlerin kötüye gitmesi senaryosunda borç krizi içine düşen ülke sayısı bugünkünden azdı. Borç krizine düşen ülkelerin borçlarının bir bölümünün silinmesi kötü senaryoda söz konusu edilmemişti. Şimdi, kötünün kötüsü ile karşı karşıya kalındı.
Stres testinde göz önüne alınan senaryoya göre, işler şimdi daha da kötü. Kötü olduğu, "borçların bir bölümü silinirse bankalar batar" yönündeki açıklamalarla en yetkili ağızlardan şimdi dile getirilmeye başlandı.
Sorun yokmuş gibi davranmakla sorun kendiliğinden yok olmuyor. Aksine, ertelenen sorunların çözümü de maliyeti de artıyor. Avrupa karar almakta zorlandığından, sorunları erteleyip olayları akışına bırakmayı tercih eder bir görünüm veriyor. Siyasi hava da bu tavrı destekliyor.
Finlandiya'da yapılan seçimler Avrupa'nın kurtarma mekanizmasına muhalif bir partinin güçlendiğini gösterdi. Bu tavır diğer Avrupa ülkelerinde de taraftar bulabilir. Fransa'da başkanlık seçimi yaklaşıyor. Almanya'da giderek zayıflayan bir koalisyon hükümeti var. Koalisyonun zayıflamasının önemli bir nedeni de borçlu ülkelerin kurtarılmasına seçmenlerin tepkisi. Belçika hükümetsiz idare edilmede rekorlar kırdı. Kurtarılmayı bekleyen Portekiz'de istifa etmiş bir hükümet var. Seçimler yakında. Kemer sıkma konusunda Portekiz, Yunanistan kadar ciddi görünmüyor.
Böyle bir siyasi ortamda Avrupa'da sorunları ortaya koyup kesin çözüme gidebilecek reçeteleri uygulamak olanaksız görünüyor. Zaman kaybediliyor. Futbol tabiriyle, top dolaştırılıyor.

KURTARANLAR DA ZORDA
Korkunun ecele faydası olmuyor. Yunanistan'ın borçlarının bir bölümünün silinmesi durumunda yalnızca Avrupa Merkez Bankası'nın ek sermaye ihtiyacının 40 milyar Euro'yu bulabileceği konuşuluyor. Avrupa'daki ticari bankaların ek sermaye ihtiyacını siz düşünün.
Maliyet yüksek diye sorunu tabiatın akışına bırakmak Avrupa yı sonuçları hiç de hoş olmayacak bir seçime zorlayacak: Avrupa, ya yükselen maliyetleri vergi verenlerin sırtına yükleyip kalıcı bir çözüme gidecek ya da Euro Bölgesi'nin kenarındaki ülkeleri bırakmak zorunda kalacak. Hangisini seçerlerse seçsinler, Avrupa ekonomileri güç ve itibar kaybedecek. Bu kaostan kendini kurtarabilecek tek ülke belki Almanya olur.
Amerika'nın AAA olan kredi notunun görünümünün olumsuza çevrilmesinden sonra Fransa'nın kredi notunun düşürülebileceği daha sık konuşulmaya başlandı. Süreç başlamak üzere. Sırada kurtarılmayı bekleyen ülkelerin sayısı artarken, kurtarma konumundaki ülkeler artık irtifa kaybetme aşamasına geliyorlar.