Advertisement

Küresel kriz döneminde hızla düşen emtia fiyatları küresel düzeyde reel ekonomilerin tam olarak toparlanmasından çok önce artış eğilimine girdi. Özellikle gıda ve enerji fiyatlarındaki artışlar birçok ülkede ortalama tüketici fiyatlarını artırmaya başladı.

Küresel krizin yaraları tam olarak sarılamamışken, birçok ülke enflasyon tehdidi ile mücadele etmek durumunda kaldı. Politika yapıcıları açısından en önemli sorun emtiada yaşanan fiyat artışlarının geçici olup olmadığını tespit edebilmek. Eğer bu fiyat artışları geçici ise, yükselen ortalama enflasyona tepki vermek gereksiz. Emtia fiyatları düşünce, ortalama enflasyon da yeniden eski eğilimine geri dönecek. Emtia fiyatlarındaki artış geçici değilse, sorun var demektir. Geçici olduğu varsayımıyla artan enflasyona tepki verilmediğinde, emtia fiyatlarındaki artışın kalıcı olduğu anlaşıldığında, çok geç kalınmış olunabilir. Geçici olduğu yönünde yapılan varsayım bu ülkelerin bir süre enflasyon içinde yaşamasını gerektirebilir. O aşamada verilen politika tepkisi de ekonomik büyümeyi olumsuz etkileyebilir.

BÜYÜME GEÇİCİ DEĞİLSE
Emtia fiyatlarındaki değişmeleri iki kesime ayırabiliriz: birincisi temel etkenlerden gelen değişmeler, ikincisi de spekülatif ticaret. Spekülatif ticaret genellikle temel etkenler hakkındaki beklentilerle oluşur. Örneğin, bugünlerde hızla büyüyen gelişmekte olan ülkelerin enerji (petrol) talebi arttı. Ekonomik büyümeden gelen emtiadaki talep artışı temel etken olarak sınıflandırılır. Gelişmekte olan ülkelerin büyümeye devam edeceği ve ileride gelişmiş ülkelerde de büyümenin artabileceği beklentisi ise spekülatif ticareti körükler. Dolayısıyla, enerji fiyatlarındaki artış bugünkü temel etkenlerin neden olabileceği fiyat artışının çok üzerinde olabilir. Enerji ve gıda fiyatlarındaki artışların geçici olabilmesi için spekülatif ticarete neden olan beklentilerin yanlış olması ve/veya temel etkenlerin geçici olması gerekir. Petrolde de, gıdada da temel etkenlerin geçici ya da spekülatif beklentilerin yanlış olabileceği yönünde elimizde bir kanıt yok. Aksine, enerji talebinin arzdan hızlı arttığı yönünde gözlemler var. Aynı şekilde, az ve orta gelirli ülkeler zenginleştikçe, gıda talebinin de hızlı arttığı gözleniyor. Örneğin, Çin dünya nüfusunun yaklaşık dörtte birine sahip. Çin’de ekilebilir topraklar dünyada ekilebilir toprakların yalnızca yüzde 7’si kadar. Bu iki rakam Çin ekonomisi geliştikçe, Çin’in dünyanın geri kalan kısmından ek gıda talebi artışı yaratacağını açıkça gösteriyor. Aynı şekilde, on yıl önce birçok emtiada dünya talebi sıralamasında orta sıralarda olan Çin bugün birçok emtianın en büyük tüketicisi durumunda. Çin ekonomisi yılda en az yüzde 8’in üzerinde büyüyor. Büyümenin yüzde 9’dan yüzde 8’e düşmesi bu açıdan fazla bir anlam ifade etmiyor.

ENFLASYONA DAVETİYE
Bu şartlarda enerji ve gıda fiyatları artışlarının geçici olarak görülmesi çok gerçekçi değil. Bütün bunların üzerine birçok emtia fiyatının dolar üzerinden oluşması ve dünyadaki dolar bolluğu da emtia fiyatlarının artmasına neden oluyor. Emtia fiyatları zaman içinde elbette oynaklıklar gösterebilecek. Son günlerde gözlendiği gibi, bazen bu fiyatlarda sert düşüşler de yaşanabilecek. Ama, temel eğilim önümüzdeki dönemde emtia fiyatlarının artmasıdır. Bu alandaki fiyat oynamalarını yalnızca spekülatif ticarete bağlamak küresel enflasyona davetiye çıkarmak olur.