Avrupa'nın göreli olarak küçük ülkelerindeki "borç sorunları" nedeniyle krizdeki Euro bir de enflasyon tehdidi altında. Euro Bölgesi'nde yıllık enflasyon nisan ayı itibarıyla yüzde 2.8'e dayandı. Avrupa Merkez Bankası'nın enflasyon hedefi yüzde 2. Enerji ve gıda fiyatlarını dışarıda bırakan tüketici fiyatları enflasyonu da yüzde 2'ye çok yaklaştı.
Euro Bölgesi dışındaki İngiltere'de yıllık enflasyon nisan ayı itibarıyla yüzde 4.5 oldu. Temel enflasyon ise yüzde 3.7'ye geldi. İngiliz Merkez Bankası'nın da yıllık enflasyon hedefi yüzde 2.
ENFLASYON FARKI
Avrupa'da merkez bankaları çok önem verdiklerini söyledikleri enflasyon hedefi ile ekonomik büyüme arasında sıkışmış durumda. Enflasyonu dizginlemeye yönelik politikalar uygulasalar, zaten topallayan ekonomik büyümeyi engelleyecekler. Ekonomik büyümeye engel olmamak için yükselen enflasyona kayıtsız kalsalar, zaten erozyona uğramış olan itibarları büsbütün kaybolacak. Bocalıyorlar.
İngiliz Merkez Bankası kendini komik bir duruma soktu. Enflasyonun İngiltere'de daha da yükseleceğini tahmin ettiklerini söylüyorlar. Ama, parasal sıkılaştırma için zamanın erken olduğunu savunuyorlar. Bu söylevle enflasyon hedeflemesi politikasına devam ettiklerini iddia ediyorlar.
Avrupa Merkez Bankası ise Euro'nun erozyona uğramakta olan itibarını kurtarma peşinde. Bir paranın itibarının en önemli göstergesi o paranın kullanıldığı ülkedeki enflasyondur. Euro'nun yeni bir para olması nedeniyle de, Avrupa Merkez Bankası'nın yükselen enflasyona İngiliz Merkez Bankası kadar kayıtsız kalması söz konusu olamaz. Sonuçta, gerçekten parasal sıkılaştırmaya gitmese de, göstermelik olarak politika faizlerini artırdılar. Belki, yılın geri kalan kısmında politika faizlerini birkaç kez daha artırabilirler.
Euro Bölgesi'nde para politikası uygulamasındaki en büyük zorluklardan biri enflasyonun ülkeler itibarıyla giderek farklılaşması. Örneğin, nisan ayı itibarıyla yıllık enflasyon Çek Cumhuriyeti ve İrlanda gibi ülkelerde yüzde 1.5 civarındayken, Fransa'da yüzde 2.2, Almanya'da yüzde 2.7, Avusturya'da yüzde 3.7, Polonya'da yüzde 4, Macaristan'da yüzde 4.4 Romanya'da yüzde 8.4 oldu.
Borç krizi içinde olan ülkelerde enflasyon zaten çok düşük ya da düşüş eğiliminde. Örneğin, Son aylarda ekonomik daralma derinleştikçe, Yunanistan'da yıllık enflasyon yüzde 6'dan yüzde 3.7'ye geriledi. Halbuki, Yunanistan'a enflasyon lazım. Yıllık enflasyon İrlanda'da yüzde 1.5 oldu. İrlanda'ya da enflasyon lazım.
TEMELDEKİ FARK
Yıllık enflasyon ülkeden ülkeye bu denli değişkenlik gösterdiğinde para politikasının da hangi ülke için oluşturulacağı sorun oluyor. Aslında, enflasyonun ülkeler arasında bu denli farklılaşması bu ülkelerin tek bir para sistemi içinde kalabilmesinin zorluğuna işaret ediyor. Ülkeler arasındaki faiz farkları da benzer bir zorluğa işaret ediyor. Faizler Almanya'da yüzde 3, Yunanistan'da yüzde 17. Farklı ekonomik yapılar aynı para sistemi içinde olsalar da, farklı enflasyon yaratabiliyor. Aynı parada çok farklı faizler oluşabiliyor. Yani, ekonomik temeller farklı. Herkese tek tip elbise uymuyor.
Avrupa Merkez Bankası Euro Bölgesi'nin iki büyük ülkesine yoğunlaşsa, ekonomik daralma borç krizi içindeki ülkelerde daha da derinleşebilecek. Onları düşünüp İngiliz Merkez Bankası gibi davransa, Almanya'da yükselen enflasyonla beraber Euro'nun temel direği olan ülkeyi karşısına almış olacak. Almanya'ya iyi gelecek olan para politikası bu dönemde Avrupa'daki borç krizini daha da derinleştirebilecek.
Kriz öncesi Avrupa Merkez Bankası'nın politika faizleri yüzde 5'in üzerine çıkmıştı. Enflasyon yüzde 4'e kadar tırmanmıştı. Şimdi, son faiz yükselmesinden sonra, politika faizleri yüzde 1.25 oldu. Enflasyondaki tırmanış sürüyor. Ama, faiz tarafında Euro Bölgesi'nde kriz öncesindeki esnekliğin olduğu söylenemez.