Advertisement

Dış açıklarla mücadelenin en zor tarafı "ekonomik büyüme ile ekonominin ithalat gereksiniminin birbirlerine paralel gitmemesidir" diyebiliriz. Ekonomi büyüdükçe her bir liralık reel büyüme giderek dolar bazında daha fazla ithalat gerektiriyor. Dolayısıyla, ekonomik büyümeyi yavaşlatmak ithalat talebindeki artışı aynı oranda yavaşlatmıyor. Ekonomi daralınca ithalat gereksinimi daha hızlı düşüyor.
Bu gelişmenin ardında birçok neden olabilir. Nedenlerin başında ihracatın giderek ithalata bağımlı hale gelmesi. Bir başka neden cari işlemler açığının finansmanına yönelik döviz girişlerinin kurlar üzerinde aşağı yönde baskı yapması ve ithal girdilerin giderek yurtiçinde üretilen girdilere göre daha ucuz hale gelmesi. Aynı düzeyde üretim için daha fazla ara malları ithalatı gerekiyor.

ÜRETİM VE İTHALAT
Bu olguları iki grafikte de görebiliyoruz. Birinci grafik 2007 yılı başından bu yılın şubat ayına kadar (en son verilerin geldiği tarih) aylık olarak imalat sanayi üretimi endeksinin on iki aylık ortalamaları ile dolar bazında petrol hariç on iki aylık ara malları ithalatını gösteriyor. Büyüme dönemlerinde sanayi üretimindeki bir birimlik artış giderek daha fazla petrol hariç ara malları ithalatı ile karşılanıyor. Ekonominin küçülme dönemlerinde ise durum tersi. Küçülme dönemleri aynı zamanda kurların artışı ile de örtüşüyor.
İkinci grafik imalat sanayi üretim endeksi ile imalat sanayi ürünleri ithalatı miktar endeksini gösteriyor. İki seri de 2005 yılı ortalamasını baz (2005=100) alıyor. Büyüme dönemlerinde imalat sanayii ürünleri ithalatı miktar endeksi yurt içindeki imalat sanayii üretimi endeksinden daha hızlı artıyor. Küçülme dönemlerinde ise tam tersi bir durum söz konusu. Elbette bu iki endeksteki ürünler bire bir aynı değil. Ama, iç talep büyümesinin ithal imalat sanayi ürünlerine olan talebi iç üretime göre daha hızlı artırdığını söyleyebiliriz.

KURLAR ÇÖZÜM DEĞİL
Dış açıkları makul düzeylere çekebilmek için ihracatı artırmak elbette önemli. Ama, tek başına yeterli değil. İthalat talebinin de dizginlenmesi gerekiyor. İthalat talebinin dizginlenmesi iç talep büyümesi devam ettiği sürece o denli kolay değil. Bu da dış açıkları dizginlemeyi zor bir hedef haline getiriyor. Ekonomik büyümeden yapılması gereken fedakârlığı büyütüyor.
Çözüm kur artışı da değil. Çünkü, kur artışı ile dizginlenebilecek ithalat talebi aslında iç talebi de azaltıcı bir etki yapıyor. Yani, büyümeden yine fedakârlık yapılmak zorunda kalınıyor. Kurları yukarı çekmek için gerekli para politikasının diğer olumsuz etkileri de bir başka konu. Bu resmi yapısal bir sorun olarak ele almalıyız. Çözümleri de bu yapı içinde üretebilmeliyiz. Yapıyı değiştirmeye çalışmanın birkaç yılda olabilecek bir iş olmadığının da bilincinde olmalıyız.