2001 krizi sırasında yeniden rekora ulaşan yıllık enflasyonu üç yıl içinde tek haneli düzeylere indirmek çok büyük bir başarıydı. 2004 yılının ortasında yıllık enflasyon yüzde 7.1'e kadar inmişti. O tarihten sonra enflasyonla mücadelede kalıcı bir başarıdan söz etmek pek mümkün değil.
Grafikten de görüldüğü gibi, 2004-2008 yılları arasında yıllık enflasyon yüzde 7 ile yüzde 12 arasında salındı. Enflasyondaki çıkışların bazılarının arkasında kur artışları vardı. Bazılarının arkasında dolaylı vergilerdeki artışlar vardı. 2008 yılın ikinci yarısında küresel kriz derinleşene kadar enflasyonun alt sınırı olan yüzde 7 bir türlü kırılamadı.
Küresel kriz bir fırsat yarattı. 2009 yılının ikinci yarısında yıllık enflasyon yüzde 5'e kadar geriledi. Dolaylı vergi artışları, göreli olarak gevşek maliye ve para politikaları yıllık enflasyonu yeniden yüzde 10 un üzerine taşıdı. Enflasyonu artıran etkenler geçtikten sonra, küçümsenmeyecek bir iç talep büyümesine rağmen, bu yılın ilk yarısında yıllık enflasyon yüzde 4'ün altını dahi gördü. Şimdi yeniden çıkış eğilimine girdi. Mayıs ayı itibariyle yıllık enflasyon yüzde 7 yi aştı.

ETKİ SİMETRİK DEĞİL
Son aylarda gözlenen döviz kurlarındaki hareketlilik enflasyon görünümünü olumsuz etkileyebilecek nitelikte. Döviz kurlarından enflasyona geçiş eskisi kadar güçlü değil savı çok doğru değil. Daha doğru olan, yüksek enflasyon düzeylerinde, döviz kurlarının düşmesinin enflasyona olumlu etkisinin düşük enflasyona göre fazla olması. Buna karşılık, döviz kurlarındaki artışın enflasyona olumsuz yansıması da düşük enflasyon düzeyinde daha az oluyor.
Yüksek düzeydeki enflasyonda döviz kurlarının oynamalarının enflasyona etkisi aşağı yukarı simetrik gibi görünürken, düşük enflasyon düzeylerinde simetri bozuluyor. Döviz kurlarındaki düşmenin enflasyona olumlu etkisi, döviz kurlarının artmasının enflasyona olumsuz etkisinden daha az oluyor. Bu olguyu nominal mal ve hizmet fiyatlarının aşağı yönde katı olmasıyla açıklayabiliyoruz.
Döviz kurlarından üretici fiyatları içindeki imalat sanayi fiyatlarına geçiş çok daha hızlı ve yüksek düzeyde oluyor. İç talep şartlarına göre, üretici fiyatlarından tüketici fiyatlarına hızlı ya da yavaş bir geçiş söz konusu. Bu geçiş bazı dönemlerde göreli olarak daha uzun bir süre alabiliyor.

ESKİ BANDA GERİ DÖNÜYORUZ
2009 yılının ikinci yarısında başlayan büyüme sürecinde, hızla artan iç talebe rağmen enflasyonun düşük düzeylerde kalmasının en önemli nedeni olarak üretimde atıl kapasitenin büyüklüğü gösterilebilir. İmalat sanayiinde kapasite kullanım oranının hâlâ kriz öncesi düzeyine gelmemiş olması da bunun bir kanıtı olabilir. Ama, çok hızlı artan yatırım harcamaları da göz önüne alındığında, göreli olarak düşük kapasite kullanım oranında dahi, fiyatlandırma davranışları değişebilir. Şimdi, bu aşamaya gelmiş görünüyoruz.
İmalat sanayii fiyatlarındaki artış bu yılın ilk beş ayında yüzde 7'yi aştı. Üretici fiyatlarından tüketici fiyatlarına geçiş göreli olarak hızlandı. İlk altı ayda aylık ortalama kur sepetindeki artış yüzde 10'u geçti. Aylık ortalama kur sepeti son bir yılda yüzde 11 'in üzerinde arttı.
Mevsimsel olarak gıda fiyatları iner ya da çıkar. Küresel ekonomik duruma göre petrol fiyatları dolar bazında iner ya da çıkar. Ama, bugünkü eğilimler çerçevesinde yıllık enflasyonun yeniden yüzde 5'ler düzeyine geri gelmesi çok zor görünüyor. Küresel kriz döneminde yakalanan fırsat harcandı. Yıllık enflasyon yeniden yüzde 7-11 bandına oturuyor.

Advertisement