Advertisement

Küresel kriz sonrasında ulaşılan yüksek büyüme oranlarındaki itici güç yatırım harcamalarındaki artıştı. Bu yılın başından itibaren tüketim harcamalarındaki artış da hız kazanarak ilk üç aydaki yüzde 11'lik büyüme performansına destek verdi. Yılın ilk üç ayında, bir önceki yılın aynı dönemine göre, toplam tüketim harcamalarındaki artış reel olarak yüzde 11.4 oldu. Daha önceleri tüketim harcamalarındaki artış yüzde 4 ile 8 arasında dalgalanıyordu.
Büyüme doğal olarak iç talep kaynaklı. Net dış talebin (ihracat eksi ithalat) büyümeye katkısı negatif. Bir önceki yılın aynı dönemi ile karşılaştırıldığında, yılın ilk üç ayındaki yüzde 11'lik büyümenin arkasında yüzde 16.5 ile iç talebin katkısı ve negatif yüzde 5.5 ile net dış talebin katkısı vardı. Grafikte zaman içinde iç talep ve net dış talebin ekonomik büyümeye katkıları görünüyor.

YÜKSEK BÜYÜMEYE DEVAM
Son bir yıldır özel kesim yatırım harcamaları üç aylık bazda yüzde 30'un üzerinde artıyor. Geçen yılın son üç ayında artış yüzde 50'ye yaklaştı. Bu yılın ilk üç ayında da yüzde 38'in üzerinde gerçekleşti. Dış ticaret verileri yatırım harcamalarındaki artışın hız kesmeden nisan ve mayıs aylarında da devam ettiğine işaret ediyor.
Özel kesim tüketim harcamalarındaki artış 2009 yılının son üç ayı ile geçen yılın üçüncü üç ayı arasında yüzde 3 ile 7 arasında salınırken, geçen yılın son üç ayında yüzde 9'a, bu yılın ilk üç ayında yüzde 12'ye çıktı. Toplam iç talebin dörtte üçünün tüketim harcamaları olduğu hesaba katılırsa, tüketim harcamalarındaki artışın toplama talebe olan etkisi daha iyi görülür.
Tüketim harcamaları artışının hızlanması nisan ve mayıs aylarında da devam ediyor. Tüketim malları ithalatı üç aylık bazda geçen yıl yüzde 30 civarında artarken, bu yılki artışlar yüzde 40'ın üzerinde gidiyor.

Bu veriler hızlı ekonomik büyümenin yılın ikinci üç ayında da devam ettiğine işaret ediyor. Nisan-haziran döneminde belki çift haneli değil, ama çift haneye çok yakın bir büyüme gerçekleştirdik gibi görünüyor.
Küresel krizden önce ulaştığımız en yüksek reel milli gelir 2008 yılının ikinci üç ayındaydı. Bu yılın ilk üç ayı itibarıyla yıllık reel milli gelirimiz 2008 yılının ortasına göre yüzde 4.5 daha yüksek. Dolar bazında ise yaklaşık aynı milli gelir düzeyindeyiz. 2008 yılı ortasında yıllık ithalatımız 200 milyar dolar civarındaydı. Bu yılın ilk üç ayı sonunda yıllık ithalatımız 3-5 milyar dolar daha fazla. Buna karşılık yıllık petrol faturası şimdi 5 milyar dolar daha düşük.

SEVİNDİRİCİ OLAN SÜRDÜRÜLEBİLİR OLMUYOR
İthalat artışını dizginleme yoluyla dış açıkları risk olmaktan çıkarmak bir hedefse, hedefe varmanın yolu iç talep artışını dizginlemekten geçiyor. "Ekonomi canlı kalsın, ama dış açıklar risk olmaktan çıksın" diye özetlenebilecek bir strateji olamaz. Strateji buysa, dış açıkları risk olmaktan çıkarabilecek tek gelişme dış açık riskinin gerçekleşmesi olur.
Ekonomik büyümenin yüksekliği her zaman sevindiricidir. Ama, sevindirici olması sürdürülebilir olduğu anlamına gelmiyor Sürdürülemez ekonomik büyüme üzücü gelişmelere de yol açabiliyor. O nedenle iç talep artışının kontrolünü daha ciddi önlemlerle sağlayabilmeliyiz. Bankaların kredi verme iştahını törpüleyemeyiz, ekonomik birimlerin kredi alma iştahını kaçırmak zorundayız.